İçeriğe geç

Duyu Organları

 

Duyu Organları

  • Duyu organları deri, dil, burun, göz ve kulaktan oluşmaktadır.

 

Duyu organlarının yapısı ve işleyişi

  • Canlılar çevrelerinden gelen uyarılara karşı duyarlıdır.
  • Bu sayede canlıların hayatta kalma olasılıkları artar.
  • Gelişmiş canlılarda uyarıların algılanmasını sağlayan organlara duyu organları denir.
  • Duyu organlarına bu özelliği kazandıran hücre veya dokulara reseptör denir.
  • Canlılarda, algılanacak uyarıya uygun yapıda reseptörler vardır.
  • Duyu organları farklı reseptör çeşitlerine sahiptir

1- Kemoreseptör

  • Kemoreseptör, dil ve burunda yer alan reseptör türüdür.
  • Kemoreseptörler koku ve tat duyusunun algılanmasını sağlar.
  • Vücut içerisinde, dengede tutulması gereken maddelerin (Glikoz, CO2, H2O v.b) miktarını algılayan kemoreseptörler de vardır.

2- Elektromanyetik reseptör

  • Fotoreseptörler ışığın farklı dalga boylarını (Mor, kırmızı, yeşil v.b) algılayabilen reseptörlerdir.
  • Bu reseptörler gözün yapısında yer alır.

3- Mekanoreseptör

  • Mekanoreseptörler dokunma, basınç hissi ve ses dalgalarının algılanmasını sağlayan reseptörlerdir.
  • Bu reseptörler deri ve kulak yapısında yer alır.

4- Termoreseptör

  • Termoreseptörler cisimlerin sıcaklığını algılayan reseptörlerdir.
  • Bu reseptörler deride yer alır.

5- Ağrı reseptörleri

  • Ağrı reseptörleri sıcak, soğuk ve kimyasal uyaranları algılar.
  • Reseptörler, aldıkları çeşitli özellikteki uyarıları impuls şeklinde merkezi sinir sistemine aktarmaktadır.
  • Bir reseptör vücut dışından gelen uyarıları algılıyorsa dış reseptör, vücut içerisinden gelen bir uyarıyı algılıyorsa iç reseptör adını almaktadır.

 

Derinin yapısı

  • Deri çeşitli uyarıları algılayan bir duyu organıdır.
  • Deri fiziksel darbelere, mikroorganizmalara ve güneşin zararlı ışınlarına karşı vücudu korur.
  • Deri terleme yolu ile boşaltım faaliyetinde görev alır.
  • Deri, epitel doku ve temel bağ doku şeklinde iki farklı dokudan oluşmaktadır.

Epitel doku

  • Epitel hücreleri çok sık bir şekilde dizilmiştir.
  • Epitel doku kan damarına sahip olmadığından, bağ dokudan difüzyonla beslenir.
  • Epitel doku, vücutta doku ve organların etrafını sarar.

Görevine göre epitel doku

Duyu epiteli: Deri, burun ve dilde çeşitli uyarıların algılanabilmesini sağlayan epitel çeşitidir.

Salgı epiteli: İç salgı yapan endokrin bez ve dış salgı yapan tükrük, gözyaşı bezleri gibi yapılarda yer alır.

Örtü epiteli: Vücudun dışını, doku ve organların yüzeyini örten epiteldir. Örtü epiteli daha çok koruyucu görev görür.

 

epitel-doku

 

Yapısına göre epitel doku

Tek katlı epitel: Yassı (Alveol yüzeyi), kübik (Böbrek kanalı), silindirik (Bağırsak iç yüzeyi)

Çok katlı epitel: Bu epitele örnek olarak deri verilebilir. Derinin üstünde yassı, ortasında kübik, altında ise silindirik epitel yer alır.

 

Temel bağ doku

  • Temel bağ doku, vücut içi boşlukları dolduran, organları vücuda sabitleyen, vücudu destekleyici bir dokudur.
  • Temel bağ doku bol miktarda kan damarı ve sinir hücresi içerir.
  • Temel bağ doku, dokuların onarımı ve beslenmesinde görev alır.
  • Temel bağ doku, vücut savunmasında da görev alır.
  • Temel bağ doku farklı özellik ve görevde hücre, lif ve hücreler arası maddelerden oluşur.
  • Temel bağ doku hücresi olan fibroblast, kollajen, elastik ve ağsı lifleri üretir.

Kollajen lifler: Kas ve kemiği birbirine bağlayan bağların yapısında yer alır. Fiziksel zorlamalara karşı çok dayanıklıdır.

Elastik lifler: Esneme özelliği sayesinde yer aldığı doku ve organın (Yüz, damar) şeklini korur ve deforme olmasını önler.

Ağsı lifler: İnce ve dallanmış yapıdadır. Bağ doku ile diğer doku ve organları birbirine bağlar.

Bağ dokusu hücreleri

Makrofaj hücreleri: Fagositoz yapması sayesinde ölü hücreleri ve dokular arasına sızmış olan zararlı mikroorganizmaları etkisiz hale getirir (Savunma).

Mast hücreleri: Kılcal damarların geçirgenliğini ayarlayan histamini ve kanın damarda pıhtılaşmasını önleyen heparini üretir.

Melanositler: Deride yer alır. Ürettiği melanin pigmenti sayesinde derinin rengini ayarlar.

Plazma hücreleri: Vücut savunmasında ve bağışıklık sisteminde etkili olan antikorları üretir.

 

Deri

1- Üst deri

  • Üst deri yüzeyinde, ölü hücrelerden oluşan korun tabakası vardır.
  • Korun tabakası koruyucu görev görür.
  • Tırnak ve kıllar korun tabakasından oluşur.
  • Üst deride kan damarı olmadığından besin ve oksijen ihtiyacını difüzyonla bağ dokudan karşılar.
  • Sinir hücresi içermediğinden, korun tabakanın uyarıların algılanmasında bir katkısı yoktur.
  • Korun tabakanın altında malpighi tabakası vardır.
  • Bu tabakada yer alan melanosit hücreleri deriye renk veren melanin pigmentlerini üretir.

 

deri-yapisi

 

2- Alt deri

  • Alt deride ter ve yağ bezleri, bağ dokusu lifleri ve kıl kökleri yer alır.
  • Alt deride ayrıca mekanik uyarıları algılayan mekanoreseptörler ve cisimlerin sıcaklığını algılayan termoresptörler vardır.

Alt deride yer alan reseptörler

Ruffini: Gerilme, basınç ve vücut hareketi

Krause: Dokunma, basınç ve soğuk

Pacini: Titreşim, basınç ve eklem rotasyonu

Meissner: Dokunma ve titreşim

Merkel: Dokunma ve basınç

Serbest sinir uçları: Ağrı, temas, ısı şeklindedir.

 

mekano

 

  • Alt deride, provitamin – D molekülü güneşin mor ötesi ışınlarının etkisi ile D vitaminine dönüştürülür. 
  • Alt derinin alt bölümünde, ısı kaybını azaltan ve vücudu fiziksel darbelerden koruyan, gerektiğinde enerji vermesi amacı için kullanılan yağ dokusu (Sebum) yer alır.

 

Dil

  • Duyu organları örneklerinden bir diğeri de dildir.
  • Dilin tat alma (Tatlı, tuzlu, ekşi, acı), konuşma ve ağızdaki besinleri yuvarlama gibi görevleri vardır.
  • Dil, çok tabakalı yassı epitel ile kaplıdır.
  • Dil yüzeyinde çok sayıda papilla vardır.
  • Papillaların içerisinde, tatları algılayan tat tomurcukları yer alır.

 

dil-duyu-organlari

 

  • Dilden, beynin tat alma merkezine giden sinirler tat tomurcuklarına bağlıdır.
  • Besinlerin tadı, tükürük ve mukusta erimesi durumunda daha iyi algılanır.
  • Beyindeki tat merkezi, koku merkezine yakın olduğundan, kokusu alınamayan besinlerin tadı da tam algılanamaz.

 

Burun

  • Duyu organları örneklerinden bir diğeri de burundur.
  • Burnun bir ucu atmosfere diğer ucu ise yutağa açılır.
  • Aldığımız havadaki yabancı maddeler burun içi kılları ile tutulur.
  • Burun içi boşluğunun üst bölümünde kokuları algılamamızı sağlayan bir çift sarı bölge vardır.
  • Sarı bölgede yer alan koku sinirlerinin dendrit kısımları genişlemiştir.
  • Söz konusu dendritlerin uçları silli yapıda olacak şekilde farklılaşmıştır.
  • Bu yapılara koku çomakçıkları denir.
  • Koku soğancığındaki koku reseptörleri beyin koku merkezi ile doğrudan bağlantılıdır.
  • Bundan dolayı burun içi boşluğunun sadece sarı bölgesi ile koku hissedilir.

 

burun-duyu-organlari

 

  • Burun içi epitelindeki bowman bezleri mukus üretir.
  • Mukus, havayı nemlendirir ve kokunun daha iyi algılanmasını sağlar.
  • Burun içi boşluğunun yüzeyine yakın olan kılcal damarlar, alınan havanın ısıtılmasında etkili olur.
  • Koku sinirleri uyarılarını beynin ilgili merkezine iletirken talamustan geçmez.
  • Burun, aynı kokuyu uzun süre algılayamaz, yani koku hissi yorulur.
  • Ortama farklı bir koku yayıldığında bu yeni koku hemen algılanır.

 

Göz

  • Duyu organları örneklerinden bir diğeri de gözdür.

Gözü koruyan yapılar

  • Gözyaşı, gözün kurumasını engeller ve hareketini kolaylaştırır.
  • Gözyaşı içeriğindeki lizozim enzimi, göz yolu ile bulaşabilecek mikropları etkisiz hale getirir.
  • Kirpik ve göz kapağı yabancı maddelerin göze girmesini engeller.
  • Kaşlar, alında oluşan ter damlalarının göze ulaşmasını önler.
  • Göz çukuru, gözün fiziksel etkilerden zarar görmesini engeller.

 

gozu-koruyan-yapilar

 

Gözün yapısı

1- Sert tabaka (Sklera)

  • Sert tabaka en dış tabakadır.
  • Sert tabaka gözü korur ve göze şekil verir.
  • Gözlerin hareket etmesini sağlayan ve istemli çalışan göz kasları sert tabakaya bağlıdır.
  • Sert tabaka, gözün ön tarafında saydamlaşır ve göze ışık girişine imkan sağlar.
  • Kornea (Saydam tabaka) adını alan bu tabaka ışığın kırılıma uğradığı ilk bölümdür.
  • Kornea tabakasında kan damarı yoktur.
  • Kornea etrafındaki dokulardan difüzyon yolu ile beslenir.

 

goz-duyu-organlari

 

2- Damar tabaka (Koroid)

  • Damar tabakada, gözü besleyen kan kılcalları yer alır.
  • Damar tabakadaki melanin pigmentleri, gözün içinden geçen ışığın bir kısmını emerek gözün içini karanlık hale getirir.
  • Bu sayede görüntüler daha net (Sinema perdesi etkisi) algılanır.
  • Damar tabaka önde, göze renk veren ve göze girecek ışık miktarını ayarlayan irise dönüşür.
  • İris düz kaslardan meydana gelmiştir.
  • İrisin ortasındaki boşluğa göz bebeği (Pupilla) denir.
  • Göz bebeği büyüklüğü ile göze giren ışık miktarı doğru orantılıdır.

 

iris-tabakasi

 

  • İrisin arka bölümünde, esnek bir yapıya sahip ince kenarlı mercek yer alır.
  • Kirpiksi cisim denen yapılarla bağlantılı mercek bağları, göz merceğinin kalınlığını ayarlayarak ışığın ağ tabakada yer alan sarı noktaya odaklanmasını sağlar.
  • Uzağa bakıldığında kirpiksi cisim gevşer (Siliyer kas / silli cisim) ve asıcı kaslar kasılır.
  • Böylece göz merceği incelir ve merceğin kırılganlığı azalır.
  • Yakına bakıldığında kirpiksi cisim kasılır ve asıcı kaslar gevşer.
  • Böylece göz merceği kalınlaşır ve merceğin kırılganlığı artar.
  • Gerçekleşen bu mekanizmaya göz uyumu denir.

 

goz-uyumu-presbitlik

 

  • Saydam tabaka ile iris arası boşluğa ön oda, iris ile göz merceği arası boşluğa isearka oda denir.
  • Gözün içerisi boş değildir.
  • Camsı cisim adı verilen jelimsi sıvı gözün içini doldurarak göze şekil verir.
  • Camsı cisim, damar tabakanın ulaşamadığı bölümlerin madde ihtiyacını karşılar.
  • Camsı cisim saydamdır.
  • Camsı cismin bu özelliği ışığın retinaya ulaşmasını mümkün kılar.
  • Camsı cisim, gözün basıncını ayarlar.
  • Camsı cismin gerekenden fazla olması göz tansiyonunun artmasına sebep olur.

3- Ağ tabaka (Retina)

  • Ağ tabaka gözün, ışığı algılamasını sağlayan elektromanyetik reseptörlerin yer aldığı tabakasıdır.
  • Ağ tabakada iki tip elektromanyetik reseptör vardır.
  • Bunlardan birisi, cisimlerin şeklini algılamamızı sağlayan ve siyah beyaz görüntü sağlayan çubuk (Çomak) hücreleridir.
  • Diğeri ise cisimlerin renklerini algılamamızı sağlayan koni hücreleridir.

 

retina-duyu-organlari

 

  • Çubuk hücrelerinde, A vitamininin dönüşümü sonucu rodopsin molekülü oluşur.
  • Karanlıkta üretilen rodopsin, ışıklı ortamda kullanılır ve cisimlerin görülebilmesi mümkün hale gelir.
  • A vitamini eksik olan kişilerde alaca karanlıkta görme zorluğu yaşanır. Bu duruma gece körlüğü denir.
  • Koni hücreleri yeterli ışığın olduğu durumlarda cisimlerin renklerini algılamamızı sağlar.
  • Elektromanyetik reseptörlerin en yoğun olarak yer aldığı bölüm sarı nokta (fovea) adını alır.
  • Sarı noktanın merkezinde yoğun olarak koni hücreleri yer alır.
  • Sarı noktanın etrafında ise çubuk hücreleri yayılım gösterir.
  • Göz sinirleri bir araya gelerek optik sinir demeti şeklinde gözden çıkış yapar.
  • Optik sinirlerin göz küresinden çıkış yaptığı bölümde elektromanyetik reseptör yoktur.
  • Söz konusu bölüme kör nokta (Optik disk) denir.
  • Görme sırasında ışık, korneadan geçerken kırılır ve (İlk kırılma) sonra sırası ile ön oda, iris-göz bebeği, arka oda, mercek (İkinci kez kırılma), camsı cisimden geçer.
  • Görüntü sarı noktaya 180 derece ters düşecek şekilde odaklanır (2020 AYT’de soruldu).
  • Sarı noktadaki elektromanyetik reseptörler uyarıyı görme sinirlerine aktarır.
  • Bu sinirler beynin görme merkezine ilerlerken optik kiyazma denen kısımda çapraz yapar.
  • Bu sayede, ağ tabakaya ters düşen görüntü düzgün bir şekilde algılanır.
  • Sol taraftan gelen ışık ışınları her iki gözün sağ tarafına düşer ve bu görüntü sağ beyin yarım küresine iletilir.
  • Sağdan gelen ışık ışınları ise her iki gözün sol tarafına düşer ve bu görüntü sol beyin yarım küresine iletilir.
  • İnsan gözü 170 derecelik açı genişliğinde görme yeteneğine sahiptir.

 

optik-kiyazma

 

Kulak

  • Duyu organları örneklerinin bir diğeri de kulaktır.
  • Kulak, duyma organı olmasının yanında dengemizi sağlamamızda da görev alır.

 

kulak-duyu-organlari

 

Kulağın yapısı

1- Dış kulak

  • Dış kulak kulak kepçesi, kulak yolu ve kulak zarından oluşur.
  • Kulak kepçesinin ses dalgalarının toplanmasını sağlayan ve kıkırdaktan oluşan bir yapısı vardır.
  • Kulak yolunda yer alan kıllar ve yapışkan sıvı iç kulağa girebilecek tozları tutar.

 2- Orta kulak

  • Orta kulak çekiç, örs ve üzengi kemikleri ile östaki borusunun yer aldığı bölümdür.
  • Ses dalgaları, birbirleri ile bağlantılı bu üç kemikten geçerken hızlanır ve şiddeti (Frekansı) yükseltilmiş bir şekilde salyangozun girişi olan oval pencereye aktarılır.
  • Östaki borusu yutağa açılır ve yüksek şiddetli seslerin kulak zarına zarar vermesini engeller.

3- İç kulak

  • İç kulakta yer alan salyangoz (Kohlea) işitme olayında, yarım daire kanalları, kesecik ve tulumcuklar ise dengenin sağlanmasında görev alır.
  • Titreşimlerin ilerleyebilmesi için yarım daire kanalları ve keseciklerin içerisinde özel bir sıvı vardır.

İşitme olayı

  • Ses, cisimlerin titreşimi ile oluşan ve dalga şeklinde yayılan bir enerjidir.
  • Ses dalgalarının katı ortamdaki iletimi sıvı ortama göre, sıvı ortamdaki iletimi ise gaz ortama göre daha hızlı ve daha yoğundur.
  • Salyangozun içerisinde ilerleyen, üst üste konumlanmış ve birbirinden bağımsız üç kanal vardır.
  • Üstteki kanal vestibular, ortadaki kanal kohlear, alttaki kanal ise timpanik adını alır.

 

korti

 

  • Kulak kepçesi ile toplanan ses dalgaları kulak yolu ile kulak zarına aktarılır (Gaz ortam).
  • Kulak zarı, titreşimleri sırası ile çekiç, örs ve üzengi kemikleri vasıtası ile salyangozun girişi olan oval pencereye aktarır (Katı ortam).
  • Oval pencereden salyangoza giriş yapan ses dalgaları kohlear kanal içindeki sıvıda ilerlemeye devam eder.
  • Ses dalgaları kohlear kanalın sonunda yer alan korti organındaki tüylü duyu hücrelerine ulaşır (Sıvı ortam) (2022 AYT’de soruldu).
  • Tüylü duyu hücreleri ile bağlantılı olan duyma sinirleri, aldığı uyarıları talamusa iletir.
  • Uyarılar talamustan geçtikten sonra beyin duyma merkezine iletilir ve böylece duyma olayı gerçekleşmiş olur (Elektrokimyasal iletim)(2022 AYT’de soruldu).

Denge olayı

  • Dengenin sağlanmasında iki tür hareketten kaynaklanan uyarılar değerlendirilir.
  • Konum değişikliğine (Dinamik) bağlı hareketleri kesecik ve tulumcuk bölümü algılar.
  • Keseciklerin içerisindeki jelatinimsi sıvıda kalsiyum karbonat yapılı otolit taşları yer alır.
  • Konum değişikliğine bağlı hareketler esnasında otolit taşları yer değiştirir ve tüylü duyu hücrelerine basınç uygular.

 

denge-kesecik-tulumcuk

 

  • Dönme (Statik) hareketini yarım daire kanalları algılar.
  • Yarım daire kanallarındaki jelatinimsi sıvı dönme hareketine bağlı olarak hareket eder.
  • Bu hareket yarım daire kanallarının hareketine göre daha yavaştır.
  • Aradaki bu hız farkı, tüylü duyu hücreleri tarafından algılanır ve bu uyarı beyinciğe iletilir.
  • Dalızda, hareketi ve yer çekimini algılayan reseptörler vardır.
  • Denge organının içerisinde kupula adını alan jelimsi bir madde vardır.
  • Görme duyusu ve ayak tabanındaki  basınca hassas reseptörler dengemizi sağlamada yardımcı yapılar olarak görev alır.

 

Duyu organları hastalıkları

 

ideal-gorus

 

1- Hipermetropi

  • Hipermetropinin sebeplerinden birisi göz küresinin eksene dik bir şekilde basık olmasıdır.
  • Bu durumda mercek, ışığı sarı beneğin arkasına odaklar.
  • Hipermetropinin diğer sebebi, göz merceğinin normalden ince olması ve kırılganlığının azalması sonucu ışığı sarı beneğin arkasına odaklamasıdır.
  • Her iki durumda da kişi yakındaki cisimleri net göremez.
  • İnce kenarlı merceğe sahip gözlük kullanılarak yakındaki cisimlerin net görülmesi sağlanır.

 

hipermetropi-duyu-organlari

 

2- Miyopi

  • Miyopinin sebeplerinden birisi göz küresinin eksene paralel bir biçimde basık olmasıdır.
  • Bu durumda göz merceği ışığı sarı beneğin önünde odaklar.
  • Miyopinin diğer sebebi, göz merceğinin normalden kalın olması ve kırılganlığının artması sonucu ışığı sarı beneğin önünde odaklamasıdır.
  • Her iki durumda da kişi uzaktaki cisimleri net göremez.
  • Kalın kenarlı merceğe sahip gözlük kullanılarak uzaktaki cisimler net görülmesi sağlanır.

 

miyopi-duyu-organlari

 

3- Astigmatizm

  • Astigmatizim, kornea ve göz merceğinde ortaya çıkan bozulmalardan kaynaklanır.
  • Söz konusu kırılmalardan dolayı ışık ışınları retina tabakasına dağınık bir şekilde düşer.
  • Bu durumda görüntü net bir şekilde (Çift görme) algılanamaz.
  • Silindirik yapılı merceğe sahip gözlük takılarak görüntünün düzgün görülmesi sağlanır.

 

astigmatlik-duyu-organlari

 

4- Katarakt

  • Katarakt, göz merceğinin zamanla saydamlığını yitirmesinden kaynaklanan ve sarı beneğe yeterli ışığın ulaşmaması sonucu sisli görme durumudur.

5- Şaşılık

  • Şaşılık, gözün göz çukurunda hareket etmesini sağlayan kaslardan herhangi birinin uzun veya kısa olmasından kaynaklanır.
  • Şaşılığın optik olarak görme üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur.
  • Estetik sorunlara yol açan bu durum cerrahi müdahale ile düzeltilir.

6- Presbitlik

  • Presbitlikte göz merceği zamanla esnekliğini yitirir.
  • Bu durumda göz uyumu, olması gereken düzeyde gerçekleşemez.
  • İnce kenarlı mercekli gözlük kullanılarak görüntünün netleştirilmesi sağlanır.

7- Renk körlüğü (Daltonizm)

  • Renkli görmemizi sağlayan koni hücreleri üç ana rengi algılar ve bunları doğru oranlarda birleştirerek tüm renklerin oluşmasını sağlar.
  • Kalıtsal olarak, doğuştan koni hücrelerine sahip olmayan bireylerde tam renk körlüğü, kırmızıyeşil renkleri algılayan koni hücrelerinin eksikliğinden kaynaklanan renk körlüğü ise kısmi renk körlüğüdür.
  • Kalıtsal bir durumdan kaynaklandığından renk körlüğü, günümüz imkanları ile tedavisi mümkün değildir.

 

rekkorlugu

 

8- Glokom (Göz tansiyonu)

  • Göz içi basıncın artması sonucu ortaya çıkan bir haztalıktır.

9- Glossit ve Aft

  • Dil yüzeyinde ortaya çıkan iltihaplanmalara glossit, ağız içerisinde meydana gelen iltihaplanmalara ise aft denir.

10- Sinüzit

  • Burun ve alın bölgesinde yer alan sinüs boşluklarında ortaya çıkan ağrılı ve akıntılı iltihaplanmalardır.