İçeriğe geç
Anasayfa » OKUL » 9. Sınıf » Sayfa 2

9. Sınıf

Bu kategoride 9. sınıf biyoloji konularına yer verilmiştir.

Canlıların Sınıflandırılması

Canlıların sınıflandırılması, canlıların benzerliklerine, farklılıklarına ve akrabalık derecelerine göre gruplandırılmasıdır.

  • Sistematik sınıflandırma bilimi, taksonomi ise uygulanan yöntemdir.

  • Sınıflandırmada amaç doğayı anlamak, türleri ayırt etmek, ortaya çıkabilecek karışıklıkları önlemek (Denizatı memeli değil omurgasızlar şubesinin derisi dikenli sınıfındadır), akrabalık derecelerini belirlemek, ekonomik kaynakları tespit etmektir.

1- Yapay sınıflandırma (Suni, ampirik sınıflandırma)

Analog organ: Embriyonik ve filogenetik kökeni farklı, görevi aynı olan organlar. Örneğin böcek (Eklembacaklı) kanadı ile yarasa (Memeli) kanadı.

 

analog-organ-canlilarin-siniflandirilmasi

 

2- Doğal sınıflandırma (Filogenetik sınıflandırma)

Homolog organ: Embriyonik kökeni aynı olan organlar. Örnek; balinanın (Memeli) yüzgeci ile tavşanın (Memeli) ayağı.

 

homolog-organ-canlilarin-siniflandirilmasi

 

  • Filogenetik sınıflandırmada organların görev benzerliğinden önce, DNA ve protein benzerliği, embriyonik gelişim aşamaları, anatomik ve fizyolojik benzerlikleri önemlidir.

 

Taksonomik sınıflandırma birimleri (2024 TYT)

Canlıların sınıflandırılması konusunun önemli başlıklarından birisi de taksonomik sınıflandırma birimleridir.

 

taksonomik-birimler-canlilarin-siniflandirilmasi

 

Tür (2021 TYT)

  • Tür, çiftleştiklerinde kısır olmayan (Katır kısır olduğundan tür olarak kabul edilmez) yavru verebilen canlılar topluluğudur.
  • Aynı türün sağlıklı bireyleri aynı sayıda kromozoma sahiptir. Farklı türlerin aynı kromozom sayısına sahip olması mümkündür.
  • Aynı türde olan iki bireyin diğer tüm taksonomik basamakları da aynıdır. Örneğin böcek takımında yer alan karınca ve arı aynı sınıf, şube ve alemdedir.
  • Embriyonik gelişim sürecinde canlının önce içinde olduğu alem ile ilgili özellikler ortaya çıkar ve bu sıralama türe doğru devam eder (Genelden özele).
  • Aynı taksonomik basamakta yer alan farklı grupların birey sayısı farklı olabilir (2020 TYT).

 

İkili (Binomial) adlandırma sistemi

  • İkili adlandırma yönteminde ilk sözcük canlının cinsini belirtir. İkinci sözcük tanımlayıcıdır (Sıfat gibi). Cins adının ilk harfi büyüktür.
  • Farklı iki canlının latince adlandırılmasında ikinci kelimelerinin aynı olması bu iki canlının yakın akraba olduklarını göstermez.

Örneğin Morus alba (Beyaz dut) kapalı tohumlu bir bitki iken, Pinus alba (Beyaz çam) açık tohumlu bir bitkidir.

 

canlilarin-siniflari

 

Prokaryotik canlılar

Canlıların sınıflandırılması yapılırken canlıların hücre yapısı dikkate alınır.

Prokaryotik canlıların tamamı tek hücreli ve çeperlidir. Bu tür canlılar çekirdek ve zarlı organele sahip değildir.

 

Bakteri (2023 TYT)

  • Bakteriler prokaryotik ve tek hücreli canlılardır. Dünyada çeşidi ve sayısı en fazla olan canlı grubudur.
  • Bakteriler şekline, hücresel solunum biçimine, beslenme tipine, hastalık yapıp yapmamasına göre sınıflandırılır.
  • Bakteriler şekil bakımından küre, çubuk, virgül veya spiral görünümlüdür.

 

bakteri-arke

 

  • Bakteriler peptidoglikan (Protein ve polisakkarit) yapılı çepere sahiptir. Bazı bakterilerde hücre duvarının dışında, polisakkaritten oluşmuş koruyucu bir kapsül gözlemlenir.
  • Bakterilerin, ökaryotik canlıların sahip olduğu genden daha az gene sahip halkasal DNA’sı vardır ve bu DNA çekirdek alanında yer alır.
  • Bakterilerin bazı çeşitlerinde halkasal plazmit vardır. Plazmit, bakterinin antibiyotiğe karşı direnç kazanmasını sağlar. Plazmit, bakterinin çoğalmasında etkili değildir.
  • Pilus (Hücre zarı çıkıntıları) sayesinde bakteriler tutunma, haberleşme ve gen aktarımı gibi faaliyetleri yerine getirebilir. Bazı bakterilerde kamçı vardır.
  • Bakterilerin bazı türleri canlılarda çeşitli hastalıklara sebep olur (Patojen).
  • Bakterilerin faydalı veya zararlı (Parazit), ototrof (Fotosentetik veya kemosentetik) veya heterotrof beslenen türleri vardır.
  • Bakteriler glikozu, hücrelerinde glikojen şeklinde depolar.
  • Bakterilerin ayrıştırıcı (Saprofit) türleri, hücre dışı sindirim yaparak organik maddeleri inorganiğe çevirir ve madde döngüsünde etkili olurlar.
  • Bakteriler hücre dışı sindirim enzimlerini translokaz denen taşıyıcı proteinlerle hücre dışına gönderir.
  • Bakteriler oksijenli solunum (Mezozom ?) veya fermantasyonla (Son ürün laktik asit ya da etil alkol) ihtiyaç duydukları enerjiyi üretir.
  • Bakterilerin bazı türleri endospor oluşturarak olumsuz çevre şartlarından kendilerini korur. Ortam şartları normale döndüğünde endospor, bakterinin ihtiyacı kalmadığından parçalanır.
  • Bakteriler gerçek bir mitoz bölünme olmayan basit, enine, ikiye bölünerek çoğalır.
  • Plazmit yardımı ile iki bakteri arasında tek yönlü gen transferi (Konjugasyon) gerçekleşir. Konjugasyon sonucu bakteri sayısı artmadığından, bu olay bir çoğalma olarak kabul edilmez.

 

konjugasyon

 

Bakterilerin biyolojik ve ekonomik önemi

  • Bakterilerin fotosentetik türleri atmosfere oksijen veya serbest azot verir.
  • Bazı bakteriler güçlü enzimleri ile doğal veya sentetik atıkları parçalar (Biyoremediasyon). Aynı zamanda bakteriler biyoteknolojik çalışmalarda kullanılır.
  • Bakteriler ilaç, kozmetik, kimya sektöründe kullanılır.
  • Bakterilerin aşı üretiminde, yoğurt mayalanmasında (2019 TYT) kullanılan, kanser tedavisinde etkili olan türleri vardır.
  • Bakterilerin bazı türleri geviş getiren etoburların selülozu sindirebilmelerini sağlar.
  • Bakterilerin insan kalın bağırsağında B ve K vitamini üreten türleri vardır.
  • Mayalanma yapan bakteri türleri yoğurt, sirke, turşu yapımında kullanılır.

 

Arkeler

  • Arkeler tek hücreli canlılardır. Aynı zamanda arkeler ekstrem (Çok sıcak, çok soğuk, yüksek veya düşük pH, aşırı tuzlu ortam) koşullara dayanıklı canlılardır. Arkelerin bu özelliği, hücre zarı (Yağ moleküllerinde ester bağı bulunmaz, dallı yapıdadır) yapılarının diğer canlılardan farklı olmasından kaynaklanır.
  • Arkeler halkasal DNA’ya sahiptir (Histon proteini var).
  • Arkeler konjugasyon yapabilir. Bununla birlikte arkeler antibiyotikten etkilenmez ve sahte (Pseudo) peptidoglikan yapılı çepere sahiptir.

 

arkeler

 

  • Arkelerin çoğu kemosentez yapabilir.
  • Fotosentetik arke türü bulumamaktadır.
  • Bazı halofilik (Tuzcul) arke türleri özel enzimleri ile ışık enerjisinden yararlanabilir.
  • Arkelerin hastalık yapıcı, saprofit veya endospor üretebilen türleri yoktur.
  • Arkelerin bazı türleri geviş getiren otçulların bağırsaklarında yaşar ve metan gazı üretir (Metanojen tür, zorunlu anaerob).
  • Bazı arke türleri azot (Denitrifikasyon yapabilir, nitrifikasyon yapamaz) ve karbon döngüsünde etkilidir.
  • Arkelerin bazı türleri düşük kaliteli metallerin zenginleştirilmesinde kullanılır.

 

Protistalar (2023 TYT)

Canlıların sınıflandırılması konusunun bir diğer başlığı protistaladır.

  • Protistalar en basit yapılı ökaryotik canlılardır. Protistaların çoğu sucul, nemli ortamlarda veya bazı omurgalı türlerin vücudunda yaşamaktadır.
  • Amip, paramesyum, alg (Fotosentetik, fitoplankton), cıvık mantareper yok, amipsi hareket eder, gerçek mantar değil) protista çeşitleridir.
  • Protistaların heterotrof, ototrof, hem heterotrof hem ototrof beslenen türleri vardır. Bununla birlikte protistaların avcı, ayrıştırıcı, parazit veya üretici (Kloroplastlı) türlerine rastlanır.
  • Protistalar türüne göre sil, kamçı, yalancı ayak yardımı ile hareket eder.

 

protista

 

  • Protistaların bazı türlerinde inorganik yapılı iç iskelet vardır.
  • Tatlı suda yaşayan protistalarda, hücreye giren fazla suyun atılmasını sağlayan kontraktil koful vardır. Paramesyum gibi çok çekirdekli protistalarda eşeysiz, eşeyli veya hem eşeysiz hem eşeyli üreme (Konjugasyon) şekli görülür.
  • Protistalar, endositozla aldıkları maddeleri hücre içinde sindirebilirler.
  • Alglerin bazı çeşitlerinde kolonilere (Çok hücreli) rastlanılır (Volvox, pandorina).

 

koloni

 

  • Protistaların diş macunu, antibiyotik üretiminde, besin kaynağı olarak veya kozmetik alanında kullanılan türleri ve aynı zamanda ayrıştırıcı (Cıvık mantar), fotosentetik (Fitoplankton), hastalık yapıcı (Plazmodyum, sıtma hastalığı) türleri de vardır.

 

Bitkiler

Canlıların sınıflandırılması yapılırken dikkate alınması gereken bir diğer canlı grubu da bitkilerdir.

  • Bitkiler çok hücreli, fotosentez yapabilen, gelişmiş yapılı canlılardır.
  • Bitkiler hücrelerindeki glikozu nişasta şeklinde depolar. Bunun yanında bitkiler selüloz yapılı hücre duvarına sahiptir.
  • Bitkilerin bazı parazit türlerinde (Canavar otu) kloroplast yoktur (Buna bağlı olarak klorofil de yoktur) ve bu yüzden bu tür bitkiler fotosentez yapamaz.
  • Bitkilerde sinir doku yoktur.
  • Bitkilerin çöl ortamına uyum sağlamış türlerinin yaprakları iğne şeklini almış ve gövdeleri su biriktirebilecek şekilde uyum sağlamıştır (Kaktüs).
  • Bitkilerin toprak üstü bölümleri sürgün, toprak altı bölümleri ise kök sistemi adını alır. 
  • Bitkiler kök, gövde, yaprak ile eşeysiz (Vejetatif); tohum, çiçek, meyve gibi kısımları ile de eşeyli üreme gerçekleştirir.
  • Bitkiler pasif hareket eder. Bunun yanında bitkilerin çok yıllık türleri yaşam boyu büyür.

 

cicek-yapisi

 

a- Tohumsuz bitkiler

Tohumsuz bitkilerin damarsız (Kara yosunu), damarlı (Eğrelti) türleri vardır. Tohumsuz bitkiler sporla çoğalır ve bu tür bitkiler basit yapılı (Rizom) köklere sahiptir.

 

tohumsuz-bitki

 

b- Tohumlu bitkiler

Tohumlu bitkilerin açık (Çam, kozalaklı) veya kapalı tohumlu türleri vardır. Kapalı tohumlu bitkilerin tek (Tahıllar) veya çift çenekli (Fasülye, elma) olanları vardır.

 

acik-tohumlu

 

kapali-tohumlu

 

acik-kapali-tohum

 

Mantarlar (Fungi) (2022 TYT)

Canlıların sınıflandırılması konusunun bir diğer önemli grubu da mantarlardır.

  • Mantarların çoğu çok hücrelidir (Maya mantarı tek hücreli).
  • Mantarların çok çekirdekli hücrelere sahip türleri vardır.
  • Mantarlar daha çok nemli ortamlarda yaşar.
  • Mantarların bazı türleri ayrıştırıcıdır. Bunun yanında parazit olan mantarlar da vardır.
  • Mantarlar kitin yapılı hücre çeperine sahiptir.

 

manta-fungi-canlilarin-siniflandirilmasi

 

  • Mantarlar genelde sporla çoğalır. Buna karşılık mantarların bölünerek (Tek hücreli) ve tomurcukla çoğalan türleri de vardır.
  • Mantarlarda meyve, çiçek ve yaprak yoktur.
  • Mantarlar glikojen depolar (Moleküler verilere göre hayvanlar alemine daha yakındır).
  • Mantarlar hiflere sahiptir ve hiflerin birleşmesi ile miselyumlar oluşur. Miselyum mantarın tutunması, yayılması ve beslenmesinde etkilidir.
  • Mantarların bazı türleri bitki köklerine yerleşerek bitkinin topraktan daha çok madde alabilmesini sağlar (Mikoriza). Buna karşılık bitki, mantara organik besin sağlar (Mutualizm).
  • Doğada zehirli madde üreten mantarlar da vardır.

Mantarların ekonomik önemi

  • Mantarlar ekmek, antibiyotik, ilaç, deterjan üretiminde kullanılır. Örneğin küf mantarlarından üretilen antibiyotik bakterilere karşı kullanılır (Penisilin).
  • Maya mantarları hamurun mayalanmasını sağlar.
  • Zehirsiz şapkalı mantarların protein, B vitamini ve mineralinden yararlanılır.
  • Mantar + alg (mutualist) = liken

 

liken

 

Hayvanlar

Canlıların sınıflandırılması konusunda en çok dikkate alınması gereken başlık hayvanlar başlığıdır.

  • Hayvanlar ökaryotik ve çok hücreli canlılardır. Aynı zamanda bu canlılar heterotrof olup aktif hareket ederler.
  • Hayvansal canlıların hücrelerinde çeper yoktur.
  • Hayvanların çoğu eşeyli çoğalır ve bu canlıların büyüme ve gelişmeleri sınırlıdır.

1- Omurgasızlar

  • Omurgasızlar şubesinin çoğunda dış iskelet vardır (Organik veya inorganik yapılı) fakat buna karşılık bu canlılar kemik veya kıkırdak yapılı iç iskelet ve omurgaya sahip değildir.
  • Omurgalıların sinir şeridi karın bölgesindedir.
  • Omurgalıların suda veya karada yaşayan türleri vardır ve bu canlıların çoğu eşeyli, bazıları tomurcuklanma ya da rejenerasyonla eşeysiz çoğalır.

a- Süngerler

  • Süngerlerin sistemleri yoktur. Bu canlıların çoğu denizde yaşar ve aynı zamanda gözenekleri ile gaz alışverişi, beslenme ve boşaltım yapar.
  • Süngerlerin inorganik yapılı iç iskeletleri vardır.
  • Süngerler eşeyli veya eşeysiz çoğalır. Bu tür canlıların çoğu hermafrodittir (Çift eşeyli).
  • Süngerler aktif hareket edemez.
  • Süngerlerin rejenerasyon yetenekleri gelişmiştir ve bunun yanında ekonomik değerleri de vardır.

 

sunger

 

b- Sölenterler

  • Sölenter türü olan mercan sabit, denizanası ise yüzücüdür.
  • Sölenterlerde ağız ve anüs aynı açıklıktan açılır.
  • Sölenterlerde kas, sinir doku (Canlılarda ilk) ve üreme organları vardır.
  • Sölenterlerde solunum veya boşaltım sistemleri yoktur.
  • Sölenterler tomurcuklanma ile veya metagenezle (Eşeysiz üremenin eşeyli üremeyi takip ettiği çoğalma şekli) çoğalır.

 

solenter

 

c- Solucanlar

  • Solucanlarda doku ve organ farklılaşması vardır.
  • Solucanların derileri nemlidir ve bu sayede solucanlar deri solunumu (Karada) yapar.
  • Suda yaşayan solucanlar solungaç solunumu yapar.
  • Solucanlar boşaltım yolu ile amonyak atarlar.
  • Solucanların parazit türleri vardır.
  • Solucanlar eşeyli ya da rejenerasyonla eşeysiz çoğalır.
  • Planarya, sülük, toprak solucanı (Kapalı dolaşıma sahip) solucanlara örnek türlerdir.

 

solucan

 

d- Yumuşakçalar

  • Yumuşakçalar, eklembacaklılardan sonra ikinci en büyük omurgasız sınıfıdır.
  • Yumuşakçalar eşeyli çoğalır.
  • Yumuşakçalar tuzlu su, tatlı su veya karada yaşar. Suda yaşayan yumuşakçalar solungaç solunumu yapar (Midye, ahtapot).
  • Yumuşakçaların çoğunda açık dolaşım (Dolaşım sıvısının kanal dışına çıkabilmesi) vardır. Buna karşılık ahtapot, kalamar, mürekkep balığı gibi türlerinde kapalı dolaşım vardır.

 

yumusakca

 

e- Eklembacaklılar

  • Eklembacaklılar karasal yaşama uyum sağlamıştır.
  • Kitin yapılı dış iskeletleri eklembacaklıların uçabilmesini sağlar. Aynı zamanda dış iskeletleri iç organlarını korur.
  • Eklembacaklıların sahip olduğu kabuk, büyümeyi sınırlandırdığından bu tür canlılar kabuklarını belirli zamanlarda atar ve yerine yenisini üretir.
  • Eklembacaklıların embriyonal dönemlerinde başkalaşım (Metamorfoz) gerçekleşir.
  • Kanat yapısı, hayvanlarda ilk defa böcek takımında görülür.

 

eklembacakli-canlilarin-siniflandirilmasi

 

  • Eklembacaklıların çoğu trake solunumu yapar.
  • Örümceklerde kitapsı akciğer vardır. Bu canlıların suda yaşayanlarında solungaç vardır.
  • Eklembacaklıların dolaşım sıvısında gaz taşıyan pigment yoktur ve bununla birlikte bu tür canlıların tamamında açık dolaşım vardır.
  • Eklembacaklılar malpighi tüpleri ile ürik asit atar.
  • Eklembacaklılar ayrı eşeylidir ve bu canlılarda iç döllenme, dış gelişme vardır.

Böcek

  • Böceklerin vücutları üç bölümden (Baş, gövde, karın) oluşur.
  • Böcekler trake solunumu (İçinde dolaşım sıvısı olmayan borucuk sistemi) yapar.
  • Böceklerde metamorfoz (Başkalaşım) gerçekleşir.
  • Böceklerin vücutlarında üç çift ayak, bir çift anten ve kanat vardır.

 

bocek-canlilarin-siniflandirilmasi

 

f- Derisidikenliler

  • Derisidikenlilerin tamamı suda yaşar. Aynı zamanda bu canlı grubu en gelişmiş omurgasız (İnorganik yapılı iç iskelete sahiptir) sınıfıdır.
  • Derisidikenliler destek ve koruma yapan dikenlere sahiptir.
  • Derisidikenliler solungaç solunumu yapar.
  • Derisidikenliler su damar sistemi ile hareket, solunum, beslenme, boşaltım yapar.
  • Derisidikenliler eşeyli veya rejenerasyonla (Yenilenme) eşeysiz çoğalır.

 

derisidikenli

 

Kordalılar

Kordalılar, ilkel kordalılar ve omurgalılar şeklinde ikiye ayrılır.

 

2- Omurgalılar

Canlıların sınıflandırılması konusunun en önemli başlığı omurgalılarıdır.

  • Omurgalıların sırtlarında sinir kordonu ve omurga vardır.
  • Omurgalılar kıkırdak veya kemikten yapılmış bir iskelete sahiptir.
  • Omurgalıların tamamında kapalı dolaşım (Dolaşım sıvısı damar dışına çıkmaz) vardır.
  • Omurgalıların sindirim sistemleri ağızla başlayıp anüs ile biter.
  • Omurgalıların suda yaşayanları solungaç, karada yaşayanları ise akciğer solunumu yapar.
  • Tüm omurgalıların solunum pigmenti kırmızı renkli hemoglobindir.
  • Omurgalılar besinlerini katı parçalar halinde alır (Holozoik beslenme).
  • Tüm omurgalıların boşaltım organları böbrektir.
  • Memeliler haricinde omurgalılarda kloak (Boşaltım ve sindirim açıklığı ortak) açıklığı vardır.
  • Omurgalıların boşaltım atıkları amonyak, üre veya ürik asittir.
  • Omurgalıların tamamı eşeyli çoğalır.

a- Balıklar

  • Balık sınıfının türleri çenesiz, kıkırdaklı ve kemikli balıklar şeklinde üçe ayrılır.
  • Balıklar tatlı su ya da tuzlu suda yaşar.
  • Balıkların vücutları pullarla örtülüdür (Kemikli balıklar). Buna karşılık köpekbalığı, vatoz gibi türlerin derileri pullu değildir.
  • Köpekbalığı, vatoz gibi balık türlerinin iç iskeleti kıkırdaktan oluşsa da diğer balık türlerinde kemik yapılı iç iskelet vardır.

 

kikirdakli-balik

 

Balıklarda solunum sistemi

  • Balıklar solungaç solunumu yapar ve buna bağlı olarak sudaki çözünmüş oksijeni kullanır.
  • Soğuk suda oksijen daha çok çözündüğünden bu ortamda yaşayan balıklar daha iri ve hareketlidir.
  • Kemikli balıklar sahip oldukları hava keseleri sayesinde suda batmaz ve  bu sayede suyun farklı seviyelerinde durabilirler (Hava kesesine sahip olmadıklarından köpekbalıkları devamlı yüzmek zorundadır).

Balıklarda dolaşım sistemi

  • Balıkların kalpleri iki odacıklıdır (Bir kulakçık, bir karıncık).
  • Balıkların kalbinde sadece kirli kan vardır. Bunun sonucu olarak balıkların kalbi vücuda kirli kan pompalar. Dolayısı ile balıklar soğukkanlı canlılardır.
  • Balıklar küçük kan dolaşımına sahip değildir.

 

balik-canlilarin-siniflandirilmasi

 

Balıklarda boşaltım sistemi

  • Balıkların azotlu boşaltım ürünleri amonyaktır.

Balıklarda üreme sistemi

Köpekbalığı gibi bazı türler hariç (İç döllenme) balıklarda dış döllenme, dış gelişme vardır.

 

b- İki yaşamlılar veya Amfibia

İki yaşamlılarda solunum sistemi

  • İki yaşamlılar larva döneminde solungaç, ergin dönemde akciğer ve deri solunumu yapar. Bundan dolayı kurbağaların erginlerinin derileri devamlı nemlidir.

 

amfibi-kurbaga-iki-yasamlilar

 

İki yaşamlılarda dolaşım sistemi

  • İki yaşamlılar iki kulakçık, bir karıncıklı (Perdesiz) kalbe sahiptir. Bununla beraber bu canlılarda temiz ve kirli kan vücuda karışmış şekilde verildiğinden iki yaşamlılar soğukkanlı canlılardır.
  • İki yaşamlılar kış uykusuna yatar.

İki yaşamlılarda boşaltım sistemi

  • İki yaşamlılar larva döneminde amonyak, ergin dönemde üre atımı yapar.

İki yaşamlılarda üreme sistemi

  • İki yaşamlılar ayrı eşeylidir.
  • İki yaşamlılarda dış dölllenme ve dış gelişme (Suda) gerçekleşir.
  • İki yaşamlılar, yumurtadan larva olarak çıkar ve daha sonra başkalaşıma (Metamorfoz) uğrayarak ergin şekle dönüşür.

c- Sürüngenler

  • Sürüngenler karasal yaşama uyum sağlayan ilk omurgalı grubudur.
  • Sürüngenlerin keratin pullarla kaplı vücutları vardır ve aynı zamanda bu canlılarda belirli zamanlarda deri değişimi (Kertenkele ve yılan) gerçekleşir.

 

surungenler

 

Sürüngenlerde solunum sistemi

  • Sürüngenlerin tamamı akciğer solunumu yapar (Deri solunumu yapamaz).

Sürüngenlerde dolaşım sistemi

  • Sürüngenler bir karıncıklı (Yarım perdeli) ve iki kulakçıklı kalbe sahiptir. Karıncıktaki yarım perde temiz ve kirli kanın tamamen karışmasını engelleyemediğinden sürüngenlerin vücudunda kan karışık dolaşır ve bunun sonucu olarak bu canlılar soğukkanlıdır.
  • Timsahların kalbi birbirinden bağımsız dört odacıktan oluşur. Bu canlılarda normalde temiz ve kirli kan karışmaz. Kalp çıkışındaki panizza kanalı su altında kapanarak temiz ve kirli kanın karışmasına sebep olur.

Sürüngenlerde boşaltım sistemi

  • Sürüngenlerin azotlu boşaltım ürünü ürik asittir.

Sürüngenlerde üreme sistemi

  • Sürüngenler ayrı eşeylidir ve bu canlılarda iç döllenme, dış gelişme vardır.
  • Sürüngenler yumurtlayarak çoğalır.
  • Sürüngenlerde yavru bakımı yoktur.

d- Kuşlar

  • Kuşlar uçma yeteneğine sahip ilk omurgalı grubudur.
  • Kuşların dişleri ve tükürük bezleri yoktur. Buna karşılık taşlık, dişlerin ve tükürüğün yerine mekanik sindirim yapar. 
  • Kuşlarda gaga oluşumu vardır. Türün beslenme şekline göre gaga yapıları değişkenlik gösterir.
  • Kuşların vücutları tüylerle kaplıdır (2018 TYT).
  • Kuşların uzun kemiklerinin içi boştur.
  • Kuşların koku duyuları körelmiş fakat buna karşılık görme, işitme duyuları gelişmiştir.
  • Kuşlar göç edebilirler.

 

kus-canlilarin-siniflandirilmasi

 

Kuşlarda solunum sistemi

  • Kuşlar akciğer solunumu (Hava keseleri var) yapar. 
  • Kuşların derilerinde salgı bezi olmadığından derileri kurudur ve bu yüzden kuşlar deri solunumu yapamaz. 

Kuşlarda dolaşım sistemi

  • Kuşların kalbi dört odacıklıdır ve vücutlarında temiz ve kirli kan ayrı dolaşır. Bundan dolayı kuşlar sıcakkanlı canlılardır.

Kuşlarda boşaltım sistemi

  • Kuşların azotlu boşaltım ürünü ürik asittir.

Kuşlarda üreme sistemi

  • Kuşlar ayrı eşeylidir.
  • Kuşlarda iç döllenme, dış gelişme vardır.
  • Kuşlar yumurtlayarak (Sert kabuklu) çoğalır. Bununla birlikte bu canlılarda yuva yapma, kuluçkaya yatma, yavru bakımı (Kısmi) vardır.

 e- Memeliler

  • Suda yaşayan türleri hariç memelilerin vücutları kıllarla kaplıdır.

 

memeli-canlilarin-siniflandirilmasi

 

Memelilerde solunum sistemi

  • Memeliler akciğer solunumu yapar.
  • Memelilerin akciğerinde alveol vardır.
  • Memeliler diyaframları sayesinde soluk alır.

Memelilerde dolaşım sistemi

  • Memelilerin kalpleri iki kulakçık ve iki karıncıktan oluşur.
  • Memelilerde temiz ve kirli kan ayrı dolaşır ve bundan dolayı memeliler sıcakkanlı canlılardır.
  • Memelilerin olgun alyuvarları çekirdeksizdir ve bu sayede memelilerin kanı daha fazla oksijen taşır.

 

plasentali-memeli-canlilarin-siniflandirilmasi

 

Memelilerde boşaltım sistemi

  • Memelilerin azotlu boşaltım ürünü üredir.
  • Memelilerin sindirim ve boşaltım kanallarıvücut dışına birbirinden ayrı kanallarla (Anüs ve üretra) açılır.

Memelilerde üreme sistemi

  • Memelilerin dişilerinde süt bezleri vardır (Yavrularını sütle besler).
  • Memelilerde yavru bakımı vardır.
  • Memelilerin çoğunda iç döllenme ve iç gelişme vardır (Plasentalı).
  • Memeliler plasentalı (Yarasa, balina, kirpi, yunus balığı), keseli (Gelişim rahim dışında tamamlanır. Kanguru) ve gagalı (Yumurtlar. Platipus) şeklinde üç gruptan oluşur.

 

keseli-memeli

 

Virüsler

Canlıların sınıflandırılması konusunun istisnai örneği virüslerdir.

  • Virüs kelimesi zehir anlamına gelir ve virüslerin tamamı zararlıdır.
  • Virüsler biyolojik varlıklardır fakat hiçbir canlı alemine dahil değildirler (Canlı cansız arası geçiş formu).
  • Virüsler protein kılıfla sarılı DNA veya RNA’ya (Genom) sahiptir (Nükleoprotein).
  • Virüsler metabolik aktiviteye sahip değildir.
  • Virüsler yalnızca canlı bir hücreye girerek çoğalabilir (Zorunlu hücre içi parazit).
  • Virüsler cansız (Hücre dışı) ortamda kristalleşir.
  • Enfekte edebileceği hücre tipi virüse özeldir. Örneğin kuduz virüsü sinir hücrelerini enfekte eder.
  • Virüsler radyasyon, düşük pH derecesi, yüksek sıcaklık değişimleri ve zararlı kimyasallardan olumsuz etkilenir.
  • Enzim sistemleri olmadığından virüsler antibiyotikten etkilenmez.
  • Virüsler mutasyona uğrar ve hızlı form değiştirir.
  • Hücreler, virüslere karşı korunma amaçlı interferon madde salgılar.
  • Kuduz, grip, uçuk, hepatit-b virüs kaynaklı hastalıklardır.

 

virus-yapisi-canlilarin-siniflandirilmasi

 

1- Virüslerin cansızlık özellikleri özellikleri

  • Virüsler hücresel solunum (ATP üretimi), beslenme, boşaltım gibi temel metabolik faaliyetleri gerçekleştiremez ve aynı zamanda enzim de üretemez.
  • Virüsler hücre dışında kristal haldedir.
  • Virüsler hücresel yapıya sahip değildir.

2- Virüslerin canlılık özellikleri

  • Virüsler, yapılarında DNA veya RNA taşır.
  • Virüsler çoğalır (Hücre içinde).
  • Virüslerin kullandığı çeşitli enzimler vardır.
  • Virüsler girdikleri hücrenin DNA’sını kullanarak bu hücreye kendilerine uygun mRNA ürettirir. Buna bağlı olarak virüsler girdikleri hücrenin ribozom, tRNA, ATP, nükleotit ve aminoasitlerini kullanır.
 

Virüs kaynaklı hastalıklar

  • Grip, nezle, kızamık, covid-19, hepatit-b, uçuk, AIDS.

 

litik-dongu

 

lizogenik-dongu

 

Konu Testi

Zardan Madde Geçişleri

  • Hücre zarından taşınacak molekülün büyüklüğü, elektrik yükü, yağda veya suda çözünebilmesi, hücre içi ve dışı yoğunluk farkı, molekülün taşınma şeklini etkiler.

Zardan geçebilen maddelerin taşınma şekilleri

  • Difüzyon, osmoz veya aktif taşıma ile gerçekleşir.

Zardan geçemeyen maddelerin taşınma şekilleri

  • Endositoz (Fagositoz ve pinositoz) veya ekzositoz olayları ile gerçekleşir.
  • Glikoz, aminoasit gibi monomerler su ve minerallerden daha büyük olduklarından hücre zarından daha zor geçer.
  • Yağda eriyen A, D, E, K vitaminleri zarın fosfolipit tabakasında eridiğinden hücre zarından, suda eriyen B, C vitaminlerinden daha kolay geçer.
  • Negatif yüklü bir molekül aynı molekül ağırlığına sahip pozitif yüklü bir başka molekülden daha kolay geçer.

madde-gecis-sirasi

  • Yağı çözen alkol, eter gibi maddeler, bu özelliğe sahip olmayan aynı büyüklükteki başka bir moleküle göre hücre zarından daha kolay geçer.

Küçük moleküllerin zardan geçişi

Bu olaylarda, maddenin geçiş yönü önemli değildir. Madde geçişi hücre içinden dışına veya hücre dışından içine doğru gerçekleşebilir.

Hücre zarından madde geçişleri

 

Pasif taşıma

  • Pasif taşıma, zardan geçebilen maddelerin çok yoğundan az yoğuna enerji harcanmadan geçmesidir.
  • Pasif taşımanın gerçekleşmesi için canlılık şartı yoktur. Moleküller, sahip oldukları hareket (Kinetik) enerjisi ile geçiş yapar.
  • Pasif taşıma, yoğunluk farkı eşitleninceye kadar devam eder.
  • Pasif taşıma hücre zarının fosfolipit tabakası veya kanal proteinlerinin aracılığı ile gerçekleşir.

pasif-tasima-difuzyon-hucre-zarindan-madde-gecisleri

 

a- Difüzyon

 

Basit difüzyon

Hücre zarının fosfolipit tabakadan, yağda çözünen (A, D, E, K vitaminleri) ve yağı çözen (Alkol, eter) maddelerin geçmesidir.

 

Kolaylaştırılmış difüzyon

  • Kolaylaştırılmış difüzyon, taşıyıcı proteinlerin (Permeaz) (2018 TYT) yardımı ile gerçekleşir. Kolaylaştırılmış difüzyonda da enerji harcanmaz. Bu yöntem ile monomer düzeyindeki besinler taşınır.
  • Suda çözünen vitaminler (B, C vitamini) de bu yöntem ile taşınır.

 

kolaylastirilmis-difuzyon-zarindan-madde-gecisleri

 

  • Sıcaklık, yoğunluk farkı ve molekül büyüklüğü difüzyon hızını etkiler.
  • Sıcaklık arttıkça moleküllerin hareket enerjisi artacağından difüzyon hızlanır.
  • Yoğunluk farkı arttıkça difüzyon hızlanır.
  • Molekül büyüklüğü arttıkça maddenin zardan geçişi zorlaşır ve difüzyon yavaşlar.
  • Bağırsak kullanılarak sorulan sorularda bilinmesi gereken, bağırsağın seçici geçirgen değil (Ölü bir yapı) yarı geçirgen olduğudur. Geçiş, madde yoğunlukları eşitleninceye kadar devam eder.

b- Diyaliz

Diyaliz, seçilmiş moleküllerin zardan difüzyonudur ve çözelti içindeki maddelerin yoğunluğunu değiştirme amaçlı gerçekleştirilir. Diyaliz, doğal olarak böbrekte, yapay olarak ise hemodiyaliz cihazında gerçekleşir.

 

c- Osmoz

  • Suyun, az yoğun (Hipotonik) ortamdan çok yoğun (Hipertonik) ortama geçişidir.
  • Emme kuvveti, hücrenin su alma isteğidir ve osmotik basınçla doğru orantılıdır.
  • Çözünmüş madde miktarı ile osmotik basınç doğru orantılı, su miktarı ile ters orantılıdır.

 

1- İzotonik ortam

  • İzotonik ortamda hücre ve hücrenin bulunduğu ortamın yoğunluğu eşittir. Bu ortamda osmoz gerçekleşmez.

2- Hipotonik ortam

  • Hipotonik ortam, yoğunluğu hücre sitoplazmasından az olan ortamdır.
  • Böyle bir ortamda hücre su alır ve şişer (Deplazmoliz).
  • Deplazmoliz çeperli hücrede gerçekleşiyorsa zar ve çeper arası mesafe azalır ve turgor basıncı artar.
  • Çepersiz hücreler deplazmoliz durumda hemolize uğrar ve parçalanır.
  • Saf su bir hipotonik ortamdır.

 

deplazmoliz-zarindan-madde-gecisleri

 

3- Hipertonik ortam

  • Hipertonik ortam, yoğunluğu hücre sitoplazmasından çok olan ortamdır. Hipertonik bir ortamda hücre su kaybeder ve küçülür (Plazmoliz).
  • Çeperli hücrelerde bu olay sonucu zar ile çeper arası mesafe artar.

 

plazmoliz-zarindan-madde-gecisleri

 

d- Turgor basıncı

  • Turgor basıncı çeperli hücrelerin su alması sonucu zarın çepere uyguladığı basınçtır.
  • Turgor sonucunda hücre zarı ile çeper arası mesafe azalır ve hücre zarı çepere basınç uygular.
  • Bitkilerde stoma açılıp kapanması, otsu bitkilerin dik durması, yaprak hareketi, turgor basıncı sayesinde gerçekleşir.

turgor-basinci

 

emme-kuvveti

 

Hücre zarından madde geçişleri

 

Aktif taşıma

  • Zardan geçebilen maddelerin az yoğundan çok yoğuna geçmesidir.
  • Aktif taşımada enerji harcanır ve canlılık şarttır.
  • Aktif taşıma sayesinde hücre yoğunluk farkını koruyabilir.
  • Su hiçbir zaman aktif yolla taşınmaz.

aktif-tasima

 

Büyük moleküllerin zardan geçişi

  • Maddenin taşınma yönü (Hücre içine veya dışına) bu olaylarda önemlidir.

Endositoz

  • Endositozda madde hücre dışından hücre içine alınır.
  • Endositoz, çeperli hücrelerde gerçekleşmez.
  • Endositoz sonucu zarın bir kısmı kopar ve zar yüzeyi küçülür.
  • Endositozda enzim görev alır ve aynı zamanda ATP harcanır.

Endositozun iki çeşiti vardır

a- Fagositoz

  • Fagositoz, suda çözünmeyen katı formdaki maddelerin yalancı ayak yardımı ile hücre içine alınmasıdır.
  • Fagositozda madde zarla çevrilmiş şekilde hücre içine girer ve bu yapı besin kofuluna dönüşür.

b- Pinositoz

  • Pinositoz, suda çözünebilen ve zardan geçemeyen maddelerin hücre zarının oluşturduğu cep yardımı ile hücre içine alınmasıdır.

 

endo-ekzo

 

Ekzositoz

  • Endositoz, hücre içinden hücre dışına doğru gerçekleşir.
  • Ekzositozda da enerji harcanır.
  • Enzim, hormon veya tükürük salgılanması ekzotitoza örnektir.
  • Ekzositoz sonucunda zar yüzeyi artar.
  • Mantar ve bitki hücreleri ekzositoz yapabilir (Çeper bu olayı engellemez).
  • Bakteri ve arkelerde zarlı organel olmadığından bu canlılar endositoz veya ekzositoz yapamaz.

ekzositoz-olayi

 

 

Hücre ve Organelleri

  • Her canlı, hücresel yapıdadır. Canlılar bir ya da birden fazla hücreden meydana gelir.
  • Bir hücre mutlaka kendinden önceki bir hücreden meydana gelmiştir.
  • Hücreler kalıtsal madde içerir ve bölünerek bu özellikleri oluşturduğu yeni hücrelere aktarır.
  • Tüm metabolik olaylar hücre içerisinde gerçekleşir.

 

bitki-hayvan-hucre

 

(2020 ve 2022 TYT‘de bitkisel ve hayvansal hücre farkları soruldu.)

 

1- Prokaryotik hücre

Prokaryotik hücreler çekirdek ve zarlı organele sahip olmayan hücrelerdir. Prokaryotik canlıların tamamı tek hücrelidir. Tüm prokaryotik hücreler hücre çeperine sahiptir. Örneğin bakteri ve arkeler prokaryotik hücre yapısına sahip canlılardır. Prokaryotik hücreler doku meydana getiremese de koloni oluşturabilirler.

 

prokaryot-hucre-hucre-ve-organelleri

 

2- Ökaryotik hücre

Ökaryotik hücreler çekirdek ve zarlı organellere sahiptir (2019 AYT). Örneğin protista, bitki, mantar ve hayvanlar.

Hücre ve organelleri

 

Hücre zarı

  • Hücre zarı hücreyi dış ortamdan ayırır ve korur.
  • Hücre zarı canlı ve seçici geçirgendir.
  • Hücre zarı sitoplazmanın dağılmasını önler.
  • Hücre zarı esnek ve hareketlidir.

Akıcı mozaik zar modeli (2021 TYT)

  • Hücre zarı çift sıra fosfolipid tabakasından oluşur.
  • Hücre zarının dışa bakan kısmı fosfat ve gliserolden (Suyu seven – hidrofilik) oluşurken, içe bakan kısmı yağ asidinden oluşur (Suyu sevmeyenhidrofobik).
  • Hücre zarındaki kanal proteinleri, fosfolipit tabakayı boydan boya kat eder.
  • Hücre zarının fosfolipit tabakasında dağılmış proteinler yer alır.
  • Hücre zarının dışa bakan tarafında glikoprotein ve glikolipit vardır. Bu yapıların tümüne glikokaliks denir.
  • Glikokaliks, alınacak maddenin denetimini yapar ve hücreye özgüllük kazandırır. Glikokaliksler aynı zamanda bağışıklıkta antijen özellik gösterir.

 

hucre-zari-ve-yapisi

 

Kolesterol

  • Kolesterol bir steroit çeşitidir.
  • Kolesterol hayvansal hücrelere dayanıklılık verir.
  • Kolesterol ısıya karşı hücre zarını korur.
  • Kolesterol bitkisel hücrelerde yoktur.

Hücre zarı oluşumları: Sil, kamçı, mikrovillus, yalancı ayak

 

Hücre çeperi (Duvarı)

  • Hücre çeperi cansızdır. Bu özelliğinden dolayı hücre çeperi tam geçirgendir.
  • Hücre çeperinin koruyucu özelliği hücre zarından daha fazladır.
  • Hücre yaşlandıkça çeper kalınlığı da artmaktadır.
  • Hücre çeperi bakterilerde – peptidoglikan, mantarlarda – kitin, bitkilerde – selüloz, arkelerde – pseudo (Sahte) peptidoglikan  yapılır.

Hücre ve organelleri

 

Sitoplazma

  • Sitoplazma yarı akışkandır (Kolloidal, yumurta akı kıvamı)..
  • Sitoplazmanın hareketli olması, içindeki maddelerin eşit şekilde (homojen) dağılmasını sağlar.
  • Prokaryotik hücrelerde tüm yaşamsal faaliyetler sitoplazmada gerçekleşir.

Organeller

1- Mitokondri

  • Mitokondri çift zarlı bir organeldir. Bu organel oksijenli solunumda enerji üretir.
  • Mitokondri kristalarında ETS (Elektron taşıma sistemi) elemanları vardır.
  • Karaciğer, çizgili kas ve sinir hücrelerinde mitokondri organeli sayıca diğer hücre tiplerinden çoktur.
  • Mitokondri iç zarının iç bölümündeki matriks sıvısında DNA (Halkasal), RNA ve ribozom vardır.
  • Mitokondri, DNA’sı sayesinde bölünüp sayısını arttırabilir ve aynı zamanda kendi proteinini üretebilir.
  • Mitokondri olgun alyuvar, sperm gibi hücrelerde yoktur. Sperm hücresinde mitokondri olmamasından dolayı mitokondrial DNA kişiye mutlaka anne tarafından aktarılır.

 

mitokondri-yapisi

 

2- Plastitler (2019 AYT)

  • Tüm plastit çeşitleri yalnızca bitkilerde vardır.
  • Öglena ve bazı alglerde sadece kloroplast vardır.
  • Tüm plastitler DNA’ya sahiptir.

a- Kloroplast

  • Kloroplastın tilakoit zarları üzerinde klorofil vardır. Tilakoit zarlar üst üste dizilerek granum yapılarını oluşturur.
  • İç zarın içinde yer alan stroma sıvısında DNA (Halkasal), RNA ve ribozom vardır.
  • Kloroplast, DNA’ya sahip olduğundan gerektiği zaman sayısını arttırabilir.
  • Kloroplast, bitkiye yeşil renk verir ve sarı, kırmızı, turuncu renkli kromoplastlara dönüşebilir.

 

kloroplas-ve-yapisi

 

b- Kromoplast

  • Kromoplastlar sarı (Ksantofil), kırmızı (Likopen), turuncu (Karoten) renk pigmentlere sahiptir.
  • Kromoplast topladığı ışık enerjisini kloroplasta aktarır.

c- Lökoplast

  • Lökoplast bitkinin kök, gövde, tohum ve yumru bölümlerinde yer alır.
  • Lökoplast, bitki türüne göre yağ, protein veya nişasta depolar.
  • Lökoplastta pigment yoktur ve ayrıca ışıklı ortamda lökoplast kloroplasta dönüşebilir.

3- Ribozom

  • Ribozom tüm hücrelerde yer alan bir oluşumdur.
  • Ribozom, rRNA ve proteinden (Nükleoprotein) meydana gelir.
  • Ribozom protein sentezinde görev alır.
  • Ribozomun etrafını sarmış bir zar yoktur.
  • Ribozoma sitoplazma, mitokondri, kloroplast ve granüllü endoplazmik retikulumda rastlanır.
  • Protein sentezi faaliyetini gerçekleştireceği zaman ribozomun büyük ve küçük alt birimleri birleşir.

 

ribozom

 

  • Prokaryotik hücrelerde ve bazı organellerin içinde yer alan ribozomlar, sitoplazma ortamında yer alan ribozomlardan daha küçüktür.
  • Ribozom sayısı karaciğer, çizgili kas, sinir hücresi gibi metabolik faaliyeti çok olan hücre tiplerinde sayıca daha fazladır.

 4- Endoplazmik retikulum

  • Endoplazmik retikulum, hücre zarı ve çekirdek arasında uzanan kıvrımlı zar kompleksidir. Endoplazmik retikulumun bu özelliği hücreye şekil vermesi üzerinde etkilidir.
  • Endoplazmik retikulum tek zarlı diğer organellerin (Lizozom, koful, golgi) oluşumunda etkilidir. Söz konusu organel hücre bölünmesi sırasında kaybolur.

 

endoplazmik-retikulum-organeli

 

a- Granülsüz endoplazmik retikulum

  • Granülsüz E.R.’in diğer adı granülsüz endoplazmik retikulumdur.
  • Granülsüz E.R. üzerinde ribozom yoktur.
  • Granülsüz E.R. salgı yapan hücre tiplerinde yer alır.
  • Granülsüz E.R. ürettiği salgıyı golgi organeline gönderir.
  • Granülsüz E.R.’in yağ depolama, steroit üretimi, ilaç ve zehirin olumsuz etkilerini ortadan kaldırma gibi görevleri vardır.
 

b- Granüllü endoplazmik retikulum (G.E.R)

  • G.E.R., üzerinde çok sayıda ribozom taşır.
  • G.E.R. protein ihtiyacı çok olan hücre tiplerinde vardır.
  • G.E.R.’in madde depolama, asidik ve bazik ortamları birbirinden ayırma gibi görevleri de vardır.

 

hucrenin-yapisi

 

5- Golgi

  • Golgi, protein ve yağ yapılıdır.
  • Golgiyi düz endoplazmik retikulum üretir.
  • Golgi, salgı yapan hücre tiplerinde sayıca çoktur.
  • Golgi glikoprotein, lipoprotein gibi molekülleri üretir.
  • Golgi, lizozom ve koful organellerinin oluşumunda etkilidir.
  • Olgun alyuvar ve sperm hücresinde golgi organeli yoktur.
  • Beyin nöronlarındaki golgilerin işlev bozukluğu sonucu alzheimer hastalığı ortaya çıkar.

 

golgi-aygiti

 

6-Lizozom

  • Lizozomun kullandığı sindirim enzimini granüllü endoplazmik retikulum üretir.
  • Lizozom, fagositoz veya pinositoz ile alınan maddeleri parçalar. Örneğin akyuvar hücresi.
  • Lizozom organelinin oluşumunda ribozom, granüllü endoplazmik retikulum ve golgi organelleri rol alır.
  • Lizozomların hücre dışı sindirimde etkisi yoktur.
  • Endoplazmik retikulum ve golgiden gelen ve sonradan lizozoma dönüşecek olan zarlı yapılara vezikül denir.
  • Lizozom zarının dağılması durumunda, içindeki sindirim enzimleri hücreye yayılır ve bunun sonucunda kontrollü veya kontrolsüz hücre ölümleri gerçekleşir (Otoliz). Örneğin fetüste parmakların oluşumu.
  • Organellerin yıkımına sebep olan lizozom faaliyetine otofalji denir.
  • Basit yapılı bitkilerde fitolizozom organeli vardır.
  • Tay – sachs: Sinir hücrelerinde lipit birikimi (Lizozom tarafından sindirilmediğinden) sonucu oluşan bir hastalıktır.

 

hucrenin-yapisi

 

7- Sentrozom

  • Sentrozom, hayvansal hücrelerde çekirdeğe yakın konum alır.
  • Sentrozom, mantar hücrelerinde de vardır. Bu organel bitkisel hücrelerde yoktur.
  • Sentrozom, içerisinde mikrotübüllerin yer aldığı iki sentriyolden oluşur.
  • Sentrozom, mikrotübül yapılı iğ ipliklerini meydana getirir.
  • Bazı hayvansal hücrelerde (Olgun alyuvar, çizgili kas ve sinir hücresi) sentrozom yoktur (Bölünemeyen hücreler).

8- Koful (2023 TYT)

  • Koful genç hücrelerde küçük ve çok sayıda, yaşlı hücrelerde büyük ve az sayıdadır.
  • Bitkisel hücrelerde büyük yapılı merkezi koful yer alır.
  • Bazı kofullar bitkilerde plastitlerin verdiği renklerin dışında renk verici antosiyan madde içerir.

a- Besin kofulu

Besin kofulu endositoz ile alınan maddeleri parçalar.

 

b- Boşaltım kofulu

Boşaltım kofulu hücrede oluşan metabolik atıkları hücre dışına atmaktadır.

 

c- Kontraktil (Kasılgan) koful

Kontraktil koful tatlı su tek hücrelilerinde, hücredeki fazla suyun enerji harcanarak hücre dışına atılmasını sağlar. Bu sayede hücrenin aşırı su birikimi sonucu parçalanması engellenmiş olur.

 

kontraktil-koful

 

9- Peroksizom (Mikrocisimcik)

  • Peroksizom bitkisel ve hayvansal hücrelerde vardır.
  • Katalaz, peroksidaz, peroksizomun ürettiği enzimlere örnektir.
  • Peroksizom zehir, ilaç, hidrojen peroksit gibi maddelerin olumsuz etkilerini ortadan kaldırır.
  • Peroksizom yağ asitlerini, kullanılabilecek daha küçük formlarına dönüştürür.
  • Peroksizom, bitkilerin tohum ve yaprak hücrelerinde görev yapar.
  • Peroksizom faaliyeti sonucu hücrede oksijen artışı veya azalışı gerçekleşebilir.

Hücre ve organelleri

 

Hücre iskeleti

Hücre iskeleti ökaryotik hücrelere özgü oluşumlardır.

Kalınlık sıralaması:  mikrotübül  >  ara filament  mikrofilament

 

a- Mikrofilament

  • Mikrofilament, aktin iplikçiklerinden oluşur.
  • Mikrofilament villus, yalancı ayak oluşumu ve hareketini sağlar.
  • Mikrofilament, hücre bölünmesinde boğumlanma, endositoz, ekzositoz olaylarında hücre zarı dönüşümünü sağlar.

b- Ara filament

  • Ara filament fibröz adlı maddeden oluşur.
  • Ara filament çekirdek ve organellerin sabitlenmesinde görevlidir.
  • Ara filament hücrenin daha kararlı bir yapıda olmasını sağlar.

c- Mikrotübül

  • Mikrotübül, tübülin adlı maddeden oluşur.
  • Mikrotübül içi boş, tüp yapılıdır.
  • Mikrotübül iğ ipliklerini oluşturur ve kromozom hareketini sağlar.
  • Mikrotübül kamçı, sil oluşumu ve hareketini sağlar.

Hücre ve organelleri

 

Çekirdek (2024 TYT)

  • Çekirdek, kalıtsal materyali bünyesinde taşır.
  • Çekirdek, hücrede onarım, büyüme ve hayatsal faaliyetleri kontrol eder.
  • Bir hücrede, bir veya birden fazla sayıda çekirdek olabilir. Örneğin çizgili kas hücresi.
  • Çekirdek her ökaryotik hücrede olmayabilir. Örneğin memeli alyuvar hücreleri başta çekirdeğe sahiptir. Bu hücreler olgunlaştığında çekirdeklerini kaybederler.

Çekirdek zarı

  • Çekirdek zarını endoplazmik retikulum meydana getirir.
  • Çekirdek zarı çift katlıdır ve hücre bölünmesi sırasında erir.
  • Çekirdek zarı gözenekleri hücre zarı porlarından daha büyüktür. Bu özelliği sayesinde çekirdekte üretilen RNA ve ribozom gibi hücre zarından geçemeyecek kadar büyük olan yapılar çekirdek zarı gözeneklerinden geçebilir.

 

cekirdek

 

Çekirdek sıvısı

Çekirdek sıvısı sitoplazmadan daha yoğundur. Çekirdek sıvısı protein, DNA (Kromatin iplik), RNA, ATP, su, nükleotit ve mineral içerir.

 

Çekirdekçik

  • Çekirdekçikte DNA, RNA, ATP ve protein vardır.
  • Ribozomun alt birimleri çekirdekçikte birleşir.
  • Çekirdekçik zarsızdır ve çekirdek sıvısından daha yoğundur.
  • Protein sentezi çok olan hücrelerde çekirdekçik sayıca daha fazladır.
  • Kromatin iplik (nükleoprotein) = DNA + protein
  • Kromozom = 2 X kromatit

 

Konu Testi