İçeriğe geç
Anasayfa » çevre sorunları konu anlatım

çevre sorunları konu anlatım

Güncel Çevre Sorunları

 

Çevre kirliliği

Güncel çevre sorunları konusunun temel kavramı çevredir. Çevre, insan ve diğer organizmaların yaşamları boyunca etkileşim içerisinde oldukları ortamdır.

Günümüzde doğal kaynakların tüketim hızı oluşum hızından daha fazladır. Her geçen gün doğaya karışan zehirli madde miktarı artmakta ve bunun sonucunda  ekolojik denge bozulmaktadır.

 

1- Hava kirliliği

Canlıların en verimli şekilde yaşayabilmeleri için atmosferdeki gazların oranı belli bir düzeyde olmalıdır (Oksijen %21, azot %78, karbondioksit %0,03). Fosil yakıtların kullanımı sonucu oluşan baca, egzoz, fabrika gazları bu oranı değiştirmektedir. Sonucunda insan da dahil tüm canlılar bu durumdan olumsuz etkilenmektedir.

 

hava-kirliligi-guncel-cevre-sorunlari

 

Hava kirliliğinin sonuçları

 

Sera etkisi ve küresel ısınma

Atmosferi geçerek dünyaya ulaşan güneş ışınlarının bir bölümü yansımaktadır. Yansıyan ışınların bir bölümü atmosfer tarafından tutulur ve bu enerji ısıya dönüşür. Bu olaya sera etkisi denir.

 

kuresel-isinma-guncel-cevre-sorunlari

 

  • Hava kirliliği sonucu artan CO2, CO ve metan gazı gibi moleküller, ışık ışınlarının gerekenden fazla tutulmasına sebep olur ve dünya ortalama atmosfer sıcaklığında bir artış görülür. Bu duruma küresel ısınma denir.
  • Küresel ısınma aynı zamanda küresel iklim değişikliklerine neden olmaktadır. Bu değişimler sonucunda buzullar erir ve buna bağlı olarak okyanus ve deniz seviyesinde yükselmeler olur. Bununla birlikte, kullanılabilir tarım arazileri azalır, yağış düzeni bozulur ve sel, heyelan, erozyon olaylarında artış meydana gelir. Tüm bu olumsuzluklar doğal yaşamın dengesini bozar.

Ozon kirliliği

Ozon kirliliği atmosferin üst tabakalarında olması gereken ozon moleküllerinin, atmosferin yeryüzüne yakın olan tabakalarında birikmesidir. Bu birikim, insanda solunum sistemi rahatsızlıklarına neden olurken, bitkilerde verim düşüklüğü ve meyve çürümelerine sebep olmaktadır.

Ozon tabakasının incelmesi

Ozon tabakası, dünyayı güneşin zararlı ışınlarından korumaktadır. Hava kirliliği sonucunda atmosferdeki ozon tabakası zarar görür ve ozon tabakası incelir. Bu durum, zararlı güneş ışınlarının yeterince süzülememesine neden olur. Bunun sonucunda cilt kanseri, güneş yanığı, görme bozukluğu vakalarında artış meydana gelir.

 

Asit yağmurları

Hava kirliliği sonucu atmosferdeki azot ve kükürt oranı artar. Bu gazlar oksijen ile tepkimeye girerek sülfürik asit ve nitrik asite dönüşür. Oluşan bu asidik moleküller, yağmur damlalarına geçer ve bu yolla yeryüzüne inerek canlılara zarar verir.

 

asit-yagmuru

 

  • Asit yağmurları kullanılabilir yer üstü ve yeraltı suları kullanılamaz hale getirir. Bu durumdan bitkiler ve hayvanlar zarar görür.
  • Asit yağmurları sonucunda suda yaşayan canlıların yapısında ağır metaller birikir.

 

asit-yagmuru-agac

 

Hava kirliliği nasıl önlenir?

Hava kirliliği ormanları korumak, ağaçlandırmayı arttırmak, petrol türevli yakıt kullanımını azaltmak, baca ve egzozlarda filtre kullanmak, mümkün olduğunca toplu taşıtları kullanmakla önlenir.

 

yenilenebilir-enerji

 

Güncel çevre sorunları

 

2- Su kirliliği

Evsel ve endüstriyel atıklar, asit yağmurları, kanalizasyon atıklarının yanlış akıtılması, aşırı suni gübre kullanımı su kirliliğinin nedenlerindendir.

 

su-kirliligi-guncel-cevre-sorunlari

 

  • Asit yağmurları ve yanlış gübreleme yöntemleri sonucunda toprak ve yeraltı sularında azot ve fosforlu bileşikler artmaktadır. Yağmur ve yeraltı sularına karışan bu moleküller göl gibi durgun sulara ulaştığında bu sularda alg, yosun türü canlıların artmasına neden olur.
  • Suyun üst kısmında artış gösteren bu canlılar, güneş ışınlarının suyun derinlerine ulaşmasını önler. Bu durumda, alt bölümlerde fotosentez faaliyetleri durduğundan göldeki oksijen eksikliğine bağlı olarak bitki, balık ve diğer canlılarda toplu ölümler meydana gelir. Bu biyolojik atıkların çürütülmesi sonucu suda çökelme (Sedimentasyon) ve kokuşma meydana gelir. Bu duruma ötrifikasyon denir.

Otobiyolojik temizleme

Otobiyolojik temizleme kirlenmiş suyun yine aynı ortamda yaşayan canlılar tarafından temizlenmesidir. Temizleme faaliyeti sırasında oksijenli solunum yapıldığından, sudaki oksijenin belli bir seviyenin altına düşmemesi için bu faaliyetin sınırlı olması gerekir.

  • Kirlenmiş suların kullanımı sonucu kolera, tifo gibi hastalıklar ortaya çıkar.
  • Su kirliliğini önlemek için kanalizasyon sistemleri iyileştirilmeli, evsel ve fabrika atıkları arındırılmalı, tarım ilaçlarının kontrolsüz kullanımı engellenmeli, asit yağmuru oluşumuna sebep olan etkenler ortadan kaldırılmalıdır.

3- Toprak kirliliği

Bitkisel canlıların su ve mineral ihtiyacını karşılayan toprağın kirlenmesi, zincirleme olarak tüm canlıları olumsuz etkilemektedir. Aynı zamanda kirlenmiş toprağın verimliliği de azalmaktadır.

 

pestisit-herbisit-guncel-cevre-sorunlari

 

  • Toprak kirliliğinin sebepleri olarak asit yağmurları, aşırı gübre kullanımı, aşırı kentleşme gösterilebilir. Toprak kirliliğini önlemek amacı ile organik tarım teşvik edilmeli. Doğayı kirletici atıkların geri dönüştürülebilir hale getirilmesi amaçlanmalıdır.

4- Ses kirliliği

Ses, maddelerin titreşimi sonucu oluşan bir enerjidir. Bu enerji seviyesi 65 desibeli aştığında insanı rahatsız edici seviyelere ulaşmış olur ve bu duruma ses kirliliği denir. Günümüz yaşam şartlarında gürültü ve ses kirliliğinde artış görülmektedir. Bu durum stres, dikkatsizlik, işitme sorunlarına sebep olmaktadır ve bunun sonucunda insan yaşam kalitesi düşmektedir.

 

5- Radyoaktif kirlilik

Doğal radyoaktif maddeler değişik (Barışçıl veya barışçıl olmayan) amaçlarla kullanılmaktadır. Kontrollü ve bilinçli kullanımda zararlı olmayan bu enerji kaynağı, yapılabilecek hatalar sonucu çok tehlikeli ve uzun vadeli zararlara yol açabilir.

 

radyoaktif-kirlilik

 

  • Nükleer tesisler özellikle yerleşim alanlarının ve su, besin kaynaklarının uzağına kurulmalıdır. Güneş ışınları ile doğal olarak gelen radyoaktif ışınlardan korunabilmek için ozon tabakasının da korunması gerekmektedir.

Doğal radyasyon, güneşten yayılan ışınlardan kaynaklıdır.

Yapay radyasyon, radyoaktif maddeleri, enerji, sağlık ve savunma sektöründe kullanımı ile yayılan ışınlardan kaynaklanır.

 

Erozyon

Erozyon uzun süreçler sonucu meydana gelen toprağın özellikle su etkisi ile yer değiştirmesidir. Toprağın, olduğu yerde kalabilmesi bitki örtüsünün varlığına bağlıdır. Bu bitki örtüsünün özellikle insan eli ile yok edilmesi sonucu toprak, tutunacak zemini kaybeder ve fiziksel (Su, rüzgar) etkilerle yer değiştirir.

 

erozyon

 

  • Tarımsal alanların aşırı arttırılması, ormanların yok edilmesi, küresel iklim değişiklikleri sonucu meydana gelen seller, aşırı rüzgarlar, yanlış sulama yöntemleri, erozyonu arttırmakta ve verimli toprak alanlarının yok olmasına sebep olmaktadır.
  • Bu kontrolsüz toprak hareketleri aynı zamanda barajların kısa sürede toprakla dolmasına ve barajların kullanım ömrünün planlanandan daha önce tamamlanarak enerji verimliliğinin düşmesine sebep olmaktadır. Yeşil alanların arttırılması ve daha modern sulama yöntemlerinin kullanılması erozyonu azaltır.

Orman yangınları

Orman yangınları yıldırım düşmesi, aşırı sıcaklık gibi doğal yollarla olabileceği gibi insan eli ile de gerçekleşebilir. Bilinçli veya ihmal sonucu, uzun yıllar içerisinde oluşabilen ormanlar çok kısa bir süre içerisinde yok olmaktadır.

 

orman-yanginlari-guncel-cevre-sorunlari

 

  • Orman tahribatı aynı zamanda bu ortamda yaşayan diğer canlıların da olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır. Ağaçlar çığ, erozyon ve heyelan gibi olayları azaltıcı etki yapar.
  • Ormanlar atmosferin oksijen dengesinin sağlanmasında, fotosentez yaparak çok önemli katkılarda verir.

 

Ekolojik ayak izi

Güncel çevre sorunları konusunun bir diğer başlığı da ekolojik ayak izidir.

İnsan, ihtiyaçlarını gidermek için doğadan yararlanmaktadır. Bu yararlanma sırasında insan doğal kaynakları tüketmektedir. Tüketim ile geri dönüşüm dengeli olduğu sürece doğa kendini yenileyebilir. Tüketim sonucu kullanılan verimli toprak ve su alanlarının yenilenebilmesi gerekir.

  • Ekolojik ayak izi, doğal kaynakların sadece doğrudan kullanımı değil, tükettiğimiz ürünlerin üretimi için harcanan doğal kaynakları da kapsamaktadır.

Birincil ayak izi, evsel, ısınma ve ulaşım amacı ile kullanılan doğal kaynaklara olan etkidir.

İkincil ayak izi, ürünlerin endüstriyel olarak üretilmesinden kaynaklanan ve daha geniş çaplı olan etkidir.

 

Karbon ayak izi

Karbon ayak izi, bireyin yaşamını sürdürürken bir yıllık zaman diliminde doğaya salınmasına sebep olduğu CO2 miktarıdır (Kg veya ton cinsinden).

Solunum, ulaşım, ısınma, endüstriyel üretim, salınan CO2’in kaynağıdır. Aşırı tüketim bu etkenlerin artmasına ve karbon ayak izinin büyümesine neden olmaktadır.

 

Su ayak izi

Temel ihtiyacımız olan kullanılabilir suyun miktarı doğada sınırlıdır. Bundan dolayı su kaynakları çok verimli bir biçimde kullanılmalıdır. Kullandığımız her ürünün imalatı sırasında su kaynakları da tüketilmektedir. Bu durum su ayak izimizi büyütmektedir.

Su ayak izi kategorileri

Mavi: Kullanılan tatlı su miktarı.

Yeşil: Kullanılan yağmur suyu miktarı.

Gri: Kirlenmiş suyun temizlenmesi için harcanan su miktarıdır.

 

Sürdürülebilirlik (2022 TYT)

Güncel çevre sorunları konusunun bir diğer başlığı da sürdürülebilirliktir.

Doğal kaynaklar, yenilenebilen ve yenilenemeyen kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Yenilenebilen kaynaklar hava, orman, su, besin, toprak ve sıcak su kaynaklarıdır.

Yenilenemeyen kaynaklar ise fosil yakıtlar (Doğalgaz, kömür, petrol) ve madenlerdir. Yenilenemeyen kaynakların oluşumu çok uzun yıllar aldığından, tüketim hızına karşılık veremez ve bu kaynaklar doğada zamanla azalır.

  • Doğal kaynakların gelecek nesillerin de kullanabileceği şekilde ihtiyaca göre kullanılmasına sürdürülebilirlik denir.
  • Yaşam için çok önemli olan su, toprak, ormanların sürdürülebilirlik açısından özellikle korunması ve kendini yenileyebilmesi sağlanmalıdır.

Su kaynaklarının sürdürebilirliği

Su, hayatımızın çok farklı alanlarında kullandığımız çok önemli bir kaynaktır. Nüfus artışına bağlı olarak suya olan ihtiyaç ve suyun tüketimi de artmaktadır. Kullanılabilir tatlı su kaynakları sınırlı olup kirlilikten dolayı kalitesi de düşmüş durumdadır. Küresel ısınma nedeni ile de buharlaşma artmıştır.

  • Tüm bu etkenler, ulaşılabilir su kaynaklarının azalmasına sebep olur. Kullanılabilir su kaynaklarının azalmasına karşılık, gereksiz su tüketimi önlenmeli, tarımda verimli sulama yöntemleri uygulanmalı, su kirliliğine sebep olan etkenler ortadan kaldırılmalıdır.

Toprağın sürdürülebilirliği

Toprak, besin ihtiyacımızın büyük bölümünü karşıladığımız çok önemli bir kaynaktır. Su gibi toprak da sınırsız miktarda değildir. Sadece üretim amaçlı düşünülmemeli, doğal yaşam ortamlarında da bitkisel ve hayvansal canlıların yaşamı için toprak çok önemlidir.

Değerli fakat sınırlı olan toprağın korunması adına tarımsal faaliyetlerin modern ve sürdürülebilir olarak uygulanması gerekmektedir.

  • Heyelana sebep olabilecek unsurlar ortadan kaldırılmalıdır. Toprağın su mineral dengesi korunmalı ve verimliliğini arttırıcı tedbirler alınmalıdır.
  • Uygun gübreleme yöntemleri uygulanmalıdır. Toprağın doğal bitki örtüsü korunmalıdır. Tarım arazileri ihtiyaca göre oluşturulmalıdır.
  • Planlı şehirleşmeye gidilmelidir. Atıkların doğaya salınımında toprak kullanılmamalıdır.

Ormanların sürdürülebilirliği

Ormanlar doğal yaşamın vazgeçilmez unsurudur. İçerisinde barındırdığı çok sayıda bitki ve hayvan, ekosistemin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirliğine katkı sağlamaktadır.

Ormanların, atmosferin oksijen dengesinde, erozyonu önlemede, iklimler üzerindeki etkisi, rüzgarın olumsuz etkisini engellemesi açısından bakıldığında korunması için gerekli olan tüm önlemlerin alınması gerekmektedir.

Güncel çevre sorunları

 

Sürdürülebilirlik için dikkat edilmesi gerekenler

Nüfus artışı ile ihtiyaçlar ve tüketim de artmaktadır. Ekolojik ayak izini azaltmak için alınması gereken önlemler araştırılmalı ve uygulanmalıdır.

Kullanmadığımız fakat kullanılabilir olan eşyalar ihtiyacı olan kişilerle paylaşılabilir. Sınırsız tüketim anlayışı yerine ihtiyaca göre tüketim yoluna gidilmelidir.

  • Teknolojik gelişim ile enerji ihtiyacı artmaktadır ve bu artıştan dolayı doğal kaynakların tüketimi de artmaktadır. Farklı canlı türlerinin yaşamlarına saygı gösterilmelidir.

  • Tarımsal faaliyetlerden daha fazla verim alabilmek için tarım ilaçları (Pestisit) kullanılmakta ve bunun sonucunda doğaya zarar verilmektedir. Bu kimyasallar yerine biyolojik mücadele tercih edilmelidir.
  • Suni gübreleme sınırlı tutulup doğal gübreleme uygulanmalıdır. Organik tarım yöntemleri uygulanmalıdır. Erozyona sebep olabilecek etkenler ortadan kaldırılmalıdır.
  • Toplu taşıma araçları kullanılarak doğaya salınan zararlı gazların miktarı azaltılabilir. Tüketimde geri dönüşüm özelliği olan ürünler tercih edilmelidir.

Biyolojik çeşitliliğin (Biyoçeşitlilik) yaşam için önemi

Tür içi, türler arası kalıtsal farklılıklardan kaynaklanan biyolojik çeşitlilik ekosistemleri zenginleştirmektedir. Biyolojik çeşitlilik ve tür çeşitliliği birbirini destekleyen iki unsurdur. Biyoçeşitliliğin zenginliği, insanların bu çeşitlilikten yararlanmasını da beraberinde getirir.

  • Tür çeşitliliğini tehlikeye atmadan değişik üretim sektörlerinde (Sağlık, tarım, kereste, kağıt) canlılardan yararlanılabilir.
  • Dünyada yaşayan çok sayıdaki canlı türünün yayılışında iklimsel şartlar, canlının adaptasyon yeteneği, besin dağılımı ve çeşitliliği etkili olmaktadır.
  • Kutuplardan ekvatoral bölgeye gidildikçe canlı çeşitliliğinde artış görülmektedir.
  • Türlerin sayı ve çeşidinin azalma eğiliminde olmasının temel sebebi, insanın bilinçsiz ve aşırı avlanması ve çevre kirliliğine sebep olmasıdır. Bu azalış geri dönülemez noktalara gelmeden insanlar bu konuda bilinçlendirilmelidir.
  • Tüketim her zaman olacaktır ve doğal bir durumdur fakat önemli olan bunun sürdürülebilir olmasıdır. Unutulmamalıdır ki doğal kaynaklar sınırsız değildir.

Endemizm

Dünyanın belli ve dar bir bölgesinde varlık gösteren türlere endemik tür denir. Endemik türler o bölgede ortaya çıkmayıp göç yolu ile o ortamı kendilerine yaşam alanı olarak seçmiş olabilir.

Türün ilk ortaya çıktığı ve yayılış gösterdiği alanlara gen merkezi denir.

 

Biyolojik çeşitliliği azaltan insan faaliyetleri

  • Aşırı nüfus artışı ve nüfusun dengesiz dağılımı.
  • Piknik alanlarından veya kasıtlı olarak çıkarılan orman yangınları, ulaşım amaçlı ve enerji elde etmek için yapılan yol ve barajların canlı yaşam alanlarına dikkat edilmeden inşa edilmesi.
  • Plansız gerçekleştirilen turizm ve madencilik faaliyetleri, hayvancılık faaliyetlerinde aşırı otlama, fosil yakıtların aşırı kullanımı ve hava kirliliği.
  • Eğitimsizlik ve bilinçsizlikten kaynaklanan, canlıların yaşamına saygı göstermeme, biyolojik çeşitliliği tehdit eden en önemli unsurlardır.
  • Bazen, tahribatın boyutu doğanın kendi kendini yenilemesine izin vermeyebilir. Bu durumda restorasyon ekolojisi çalışmaları yapılarak tahribatın geri dönüşlü olması sağlanabilir. Örneğin, yangın veya madencilik faaliyetleri sonucu yok olmaya yüz tutmuş ormanların ağaç dikimi ile eski haline gelmesi sağlanabilir.
  • Biyolojik çeşitliliği tehdit eden bir unsur da istilacı türlerdir. Dışarıdan göç ederek gelen ve uyum yeteneği, dayanıklılığı çok olan tür, yeni geldiği ortamda sayısını çok hızlı bir şekilde arttırır ve zayıf türlerin yok olmasına veya dışarıya göç etmesine sebep olur.

Güncel çevre sorunları

 

Biyokaçakçılık

Biyokaçakçılık, ender rastlanan ve yasa dışı piyasada yüksek fiyatlara alıcı bulan türlerin yaşamını sürdürdüğü ülkeden başka ülkelere kaçırılmasıdır. Bu canlı türleri, doğal yaşam ortamlarından alınır ve yok olma tehlikesi yaşar. Ayrıca götürüldükleri yeni ortamlara uyum sağlayamayabilir veya istilacı tür etkisi göstererek başka türlerin yok olmasına sebep olabilir.

 

Biyoçeşitliliği korumak

İnsanın doğaya verdiği zararın sonucunda ekolojik denge bozulur ve bu durumdan tüm canlı türleri olumsuz etkilenir. Ekosistemi oluşturan hayvansal (Fauna) ve bitkisel (Flora) canlılar bu olumsuz şartlara karşı kendilerini yenileyebilir. Ama bu yenileyebilme gücü sınırlıdır ve bir yerden sonra türler yok olabilir.

  • Yok olma tehlikesi içinde olan ve çok az rastlanan türlerin korunması amacı ile günümüzde gen bankaları kurulmuştur. Saklanan örnekler bitki tohumu, hayvan embriyosu veya üreme hücresi (Sperm veya yumurta) olabilir.

 

Konu Testi