İçeriğe geç

Üreme Sistemi

 

Üreme sistemi ve yapısı

Dişi ve erkeklerde, farklı yapısal ve işlevsel özelliklere sahip olan üreme sistemi, hipotalamus kontrolünde, hipofiz bezinin uyarılması ile salgılanan hormonlar ile kontrol edilir.

 

Dişi üreme sistemi

a- Yumurtalık (Ovaryum)

  • Yumurtalık, yumurta hücrelerinin üretildiği ve bazı hormonların üretilip salgılandığı bir çift karma bezdir.
  • Yumurtalık içerisinde folikül keseleri yer alır. Folikül keseleri, çok sayıda folikül içerir ve bu foliküller ayda bir ikincil oosite dönüşür.

 

disi-ureme-sistemi

 

b-Yumurta kanalı (Fallopi tüpü)

  • Fallopi tüpü, yumurtalık ile döl yatağı (Rahim – uterus) arası bağlantıyı kurar. Fallopi tüpünün yumurtalıkla birleştiği bölüme kirpikli huni denir.
  • Yumurtalığın attığı ikincil oosit hücresi, kanal içerisindeki siller sayesinde kanal boyunca ilerler. Erkekten gelen sperm hücreleri ile ikincil oosit bu kanalda birleşir (Döllenme). Döllenme sonucu oluşan zigot, ilk bölünmelerini bu ortamda gerçekleştirir.

c- Döl yatağı (Rahim – uterus)

  • Yumurta kanalında ilerleyen embriyo, gelişimini döl yatağında tamamlar.
  • Döl yatağının iç yüzeyi bol mukus ve kan damarından oluşan ve fetüsün uygun ortamda gelişmesini sağlayan endometriyum (Rahim duvarı) ile kaplıdır.
  • Endometriyum duvarında yer alan düz kaslar kasılıp gevşeyerek doğumun daha kolay gerçekleşmesini sağlar.

d- Serviks

Serviks, vajina ve döl yatağı arası bağlantıyı kurar.

 

e-Vajina

Vajina, döl yatağının dışarıya açılan bölgesidir. Vajina yapısında da düz kas vardır. Dişilerde idrar kanalı ile vajina arasında bağlantı yoktur. İdrarın atıldığı kanal ile doğum kanalı birbirinden bağımsızdır.

 

Erkek üreme sistemi

a- Testisler

  • Bir çift testis, doğuma kadar karın boşluğunda yer alır. Testisler doğumdan sonra skrotuma (Testis kesesi) iner.
  • Skrotumdaki sıcaklık vücut sıcaklığından birkaç derece düşüktür. Bu sıcaklık değeri spermlerin gelişimi ve canlı kalmaları için uygun bir ortamdır.

 

erkek-ureme-sistemi

 

  • Testislerde çok sayıda seminifer tüpçük vardır. Bu yapıların içerisinde sertoli hücreleri ve sperm ana hücreleri (Spermatogonyum) vardır. Sertoli hücreleri FSH etkisi ile uyarılır ve bu hücreler spermleri besleyen, koruyan maddeler üretir.
  • Sperm ana hücresi leydig (İntersiyel) hücrelerinin salgıladığı testosteron hormonu etkisi ile mayoz bölünme (Spermatogenez) geçirerek sperm hücrelerini meydana getirir.
  • Spermler üreme ve hareket yeteneğini epididimiste kazanır. Epididimisin devamında, vas deferens kanalı vardır ve spermler bu kanalda uzun süre canlılığını ve döllenme yeteneğini korur.

b- Yardımcı bezler

Prostat ve cowper (Bulboüretal) bezi, seminal kesecikler, spermlerin canlılığını sürdürmesi ve beslenmesini sağlayan, aynı zamanda hareket kabiliyetini arttırıcı etki gösteren seminal sıvıyı üretir.

 

c- Eşey organı (Penis)

Erkeklerde idrar kanalı ve spermlerin atıldığı kanal ortaktır. Spermler vücut dışına atılacağı zaman, prostat bezini çevreleyen kaslar kasılarak idrar kanalını kapatır. Böylece spermler penis yolu ile vücut dışına atılır.

 

Dişi üreme hücrelerinin oluşumu

Oogenez (Yumurta oluşumu)

  • Yumurtalıklarda yer alan foliküllerde yumurta ana hücresinden (Oogonium) yumurta hücresi oluşumuna oogenez denir.
  • Embriyonik gelişimde yumurta ana hücreleri mitoz bölünmelerle çoğalır. Oluşan hücreler mayoz bölünme geçirmeye başlar. Mayoz bölünmeler sonucu oluşan hücreler ergenlik çağına gelene kadar profaz-I evresinde birincil oosit olarak kalır.

 

oogenez

 

  • Ergenlik çağına ulaşılıp gerekli hormonlar salgılanmaya başladığında, bölünme kaldığı yerden devam eder ve mayoz-I tamamlanır. Daha sonra Mayoz-II başlar. Metafaz-II evresinde bölünme durur. Bu aşamada ikincil oosit oluşur.
  • Yumurtalıkta meydana gelen ikincil oosit, fallopi tüpüne atılır. İkincil oosit döllenirse mayoz bölünmesini tamamlar ve ootite dönüşür.
  • Ootit son olarak farklılaşır ve yumurta (Ovum) hücresine dönüşür. Oogenez sonucunda oluşan ve döllenme yeteneği olmayan kutup hücreleri eriyerek kaybolur.
  • Yumurta hücresi, sperm hücresine göre büyüktür fakat kamçıya sahip olmadığı için hareketsizdir.
  • Yumurta hücresini çevreleyen tabakalardan en dışta olanı jelimsi yapıdaki zona pellusidadır. Bu tabakanın hemen altında glikoprotein, protein veya polisakkarit yapılı yumurta zarı yer alır.
  • Yumurta örtüleri türe özgü olduğundan, farklı türdeki canlıların spermleri, farklı bir türün yumurtasını dölleyemez.

Erkek üreme hücrelerinin oluşumu

Spermatogenez (Sperm oluşumu)

Testislerdeki seminifer tüpçüklerde sperm ana hücrelerinden mayoz bölünmeler sonucu sperm oluşumuna spermatogenez denir. Ergenlik çağına kadar sperm ana hücreleri mitoz bölünmelerle sayılarını arttırır.

 

spermatogenez-ureme-sistemi

 

  • Ergenlik çağı ile birlikte gerekli hormonlar salgılanmaya başladığında sperm ana hücreleri mayoz bölünmeye hazır hali olan birincil spermatosit hücrelerine dönüşür.
  • Mayoz-I sonucunda haploit (n) kromozomlu iki adet ikincil spermatosit hücresi oluşur. Oluşan bu iki hücre mayoz-II aşamasını geçirir ve sonucunda dört adet spermatit meydana gelir.
  • Leydig hücreleri tarafından salgılanan testosteron hormonu, spermatitleri olgunlaştırarak döllenme yeteneği kazanmış sperm hücrelerine dönüştürür.
  • Testosteron hormonu aynı zamanda erkeklerde ikincil eşeysel karakterlerin (Ses kalınlaşması, sakal bıyık çıkması, kaslı vücut yapısı) gelişimini sağlar.
  • Spermlerin üretimi, ergenlik dönemi ile başlar ve ileri yaşlarda hızı azalsa da neredeyse ömür boyu devam eder.
  • Spermlerin baş kısımlarında spermin, içine gireceği yumurta hücresinin zarını eriten enzimlerin olduğu akrozom, bunun yanında bir de sperm çekirdeği yer alır.
  • Boyun bölgesinde, spermin hareket etmesini sağlayan mikrotübül yapıdaki kamçıyı üreten sentrozom yer alır. Spermin orta kısımda, kamçı hareketi için gerekli olan enerjinin üretildiği bol miktarda mitokondri organeli vardır.

 

sperm-ureme-sistemi

 

  • Erkek üreme sisteminin hormonal denetimi hipotalamus, hipofiz ve eşey bezlerinden salgılanan hormonlar sağlar. Hipotalamus, hipofiz bezini RF (Salgılatıcı faktör) ile uyarır. Uyarılan hipofiz bezinin ön lobundan FSH salgılanır ve bu hormon seminifer tüpçükleri uyarır. Böylece seminifer tüpçüklerde spermatogenez başlar.

 

seminifer-tupcukler

 

  • LH, spermatogenezin tamamlanmasını ve leydig hücrelerinden testosteron hormonu salgılanmasını sağlar. Kanda fazla testosteron olması, LH hormonu salgısını azaltır. Kanda fazla FSH olduğunda sertoli hücreleri inhibin hormonu salgılayarak FSH’ın azalmasını sağlar.

Üreme Döngüsü

Üreme döngüsünde ovaryum (Yumurtalık) döngüsü ve menstrüal (Rahim) döngü biçiminde birbirleri ile paralel seyreden iki süreç gerçekleşir.

 

a- Ovaryum (Yumurtalık ) döngüsü

Bu döngü kendi içinde üç aşamada gerçekleşir. Bunlar;

 

1- Folikül evresi

Hipofiz bezinden salgılanan FSH, yumurtalıktaki folikülün büyümesini ve içinin sıvı ile dolmasını sağlar. Olgunlaşan folikülün içindeki ikincil oosit böylece döllenme yeteneği kazanır.

 

korpus-luteum-ureme-sistemi

 

  • Olgun folikül östrojen salgılar. Östrojen döl yatağı duvarında yer alan endometriyumun mukus ve kan damarı miktarını arttırarak kalınlaşmasını sağlar.

ovaryum-dongusu

  • Östrojen hormonu, dişilerde ikincil eşeysel karakterlerin ortaya çıkmasında da etkilidir. Östrojen düzeyi kanda olması gerekenden fazla olursa, FSH salgısı azalır, buna karşılık LH salgısı arttırılarak östrojenin kandaki düzeyi dengelenir.

progestero-ostrojen

 

2- Ovulasyon

Hipofiz bezinden salgılanan LH, yumurtalık duvarına gelen olgunlaşmış folikülü çatlatır ve folikül içerisindeki ikincil oosit yumurta kanalına atılır (Ovulasyon). Bu aşamada LH, kandaki en yüksek değerine ulaşır. Yumurtalık kanalına atılan yumurta artık döllenmeye hazırdır.

 

menstruasyon-hormon-1

 

3- Luteal evre             

  • Yumurtanın atılmasından sonra yumurtalıkta kalan sarı renkli, yağ damlacıklarından oluşan yapıya korpus luteum denir.

 

fallopi-tupu

 

b- Menstrüal (Rahim ) döngü

Bu döngü kendi içinde üç aşamada gerçekleşir. Bunlar;

 

1- Menstrüasyon akış evresi

  • Yumurta kanalında ilerleyen ikincil oosit hücresinin döllenmemesi durumunda kandaki LH, östrojen ve progesteron seviyesi düşer.
  • Bu durumda endometriyum, parçalanmaya başlar ve ikincil oosit ile beraber vücut dışına atılır. 3 – 5 gün süren bu aşamaya menstrüasyon akış evresi (Adet veya aybaşı) denir.

2- Çoğalma evresi

  • Korpus luteum az miktarda östrojen, çok miktarda progesteron salgılar. Progesteron, östrojen hormonunun başlattığı endometriyum kalınlaşmasını devam ettirerek embriyonun döl yatağında gelişimi için uygun ortamın oluşmasını sağlar.

 

menstrual-dongu

 

3- Salgı evresi

  • Yumurta kanalında ilerleyen ikincil oosit döllenirse, oluşacak olan zigot ilk bölünmelerini yumurta kanalında gerçekleştirir. Bölünmeler sonucu oluşan yapı, ortalama 4 gün içerisinde döl yatağına ulaşır ve endometriyuma yerleşir.

LH etkisi ile korpus luteum, hamileliğin 5. ayına kadar östrojen ve progesteron salgılamaya devam eder. Hamileliğin 5. ayından sonra korpus luteum bozulur. Bu aşamadan sonra hamileliğin devamı için gerekli olan progesteron hormonunu plasenta salgılar.

Progesteron hormonu kanda belli bir seviyede olmazsa hamilelik sona erer.

Fetüsten itibaren yumurtalıklarda, birincil oosit aşamasında yaklaşık 300 bin hücre yer alır. Ergenlik çağına kadar bu hücrelerin büyük bir bölümü kaybolur ve geriye ortalama 300500 tanesi kalır. Bu hücreler ikincil oosite dönüşür ve her bir ovaryum döngüsünde döllenmeye hazır hale getirilir.

 

Döllenme ve embriyonik gelişim süreci

1- Döllenme

Döllenme (Fertilizasyon), sperm ile yumurtanın birleşerek zigotu oluşturmasıdır.

  • Spermin ikincil oosite ulaşmasını sağlayan, ikincil oosit tarafından salgılanan kimyasala fertilizin denir. Glikoprotein yapılı olan bu kimyasal spermlerin hareketliliğini arttırdığı gibi aynı zamanda sperm akrozomundaki enzimleri aktive eder.

fertilizin-dollenme

  • Embriyonik gelişim, döllenmeden itibaren başlar.
  • Sperm, ikincil oosite ulaştığında, akrozomundaki enzimleri sayesinde zona pellusida tabakasını deler ve sperm hücre gövdesi, ikincil oositin içerisine girer.
  • Sperm çekirdeği ile ikincil oosit çekirdeği kaynaşır (Döllenme).
  • Döllenme sonrasında özel bir enzim zona pellusidayı kalınlaştırarak ikincil oosite ikinci bir spermin girmesi önlenir.
  • Bazı durumlarda, zigotun geçirdiği ilk mitoz bölünme sonucu meydana gelen iki hücre birbirinden ayrılır ve bu iki hücre bağımsız bir şekilde embriyonik gelişim gösterir. Bu duruma tek yumurta ikizliliği denir.
  • Tek yumurta ikizleri aynı amniyon kesesinde gelişim gösterse de farklı plasentalara sahiptir. Tek yumurta ikizlerinin çevreye bağlı olarak boy, kilo veya zekaları farklı olabilse de genetik olarak belirlenen kan grubu, göz rengi ve cinsiyetleri mutlaka aynıdır.

 

tek-yumurta-ikizi

 

  • Bazı durumlarda, aynı zaman aralığında iki adet ikincil oosit oluşur. Bu ikincil oositler farklı iki sperm tarafından ayrı ayrı döllediğinde, ayrı amniyon kesesi ve ayrı plasentalara sahip iki embriyo gelişir. Bu duruma ayrı (Çift) yumurta ikizliliği denir.
  • İkizlilik durumu da olsa genetik yapısı farklı iki sperm hücresi yine genetik yapısı farklı iki ayrı ikincil oosit hücresini döllediğinden, doğacak çocukların cinsiyetleri, kan grupları, göz renkleri gibi genetik özellikleri aynı veya farklı olabilir.

 

cift-yumurta-ikizi

 

Hamilelik süreci, embriyo ve fetüs dönemi şeklinde iki aşamada gerçekleşir ve yaklaşık 40 hafta sürer.

 

2- Embriyonik dönem

  • Döllenme sonrasında gerçekleşen ilk bölünmeler sonucu oluşan embriyo endometriyuma (Rahim duvarı) gömüldüğünde insan koriyonik gonadotropin (hCG) salgılar. Bu hormon hamilelik testlerinin pozitif sonuç vermesini sağlar.
  • Hamileliğin ilk sekiz haftası embriyonik dönemdir. Zigot, yumurta kanalında oluşur ve hızlı bölünmelerle birkaç gün içerisinde 50 – 60 hücrelik bir yapıya dönüşür. Bu aşamaya segmentasyon denir. Bu aşamada hücre sayısı artsa da oluşan her hücre küçüldüğünden toplam büyüklük değişmez.
  • Segmentasyon sonucu oluşan hücrelere blastomer denir. Oluşan hücreler küre biçimindeki bu yapının kenarlarına göç eder ve içte, içi sıvı dolu olan blastula (Blastosöl) boşluğu oluşur. Embriyonun hücre farklılaşması geçirmediği bu aşamasına blastula denir.

embriyonik-gelisim

  • İlerleyen aşamada blastulanın kenarlarında yer alan hücreler yapının ortasına doğru göç etmeye başlar. Gastrula evresi denen bu aşamadan sonra dıştan içe ektoderm, mezoderm ve endoderm tabakalarının etkileşimi sonucu farklılaşma meydana gelir ve doku, organ oluşumu başlar.
  • Gastrulasyon aşamasındaki embriyo, döl yatağı duvarına gömülür (İmplantasyon) ve embriyo, döl yatağı duvarındaki kılcal damarlardan beslenir.

Ekstraembriyonik zarlar

Koriyon zarı: Embriyonun gaz alış verişi yapmasını sağlar. İlerleyen aşamalarda plasentaya dahil olur.

Amniyon zarı: İçindeki amniyon sıvısı embriyo ve daha sonrasında fetüsü korur.

Vitellus kesesi: Kan hücrelerinin ilk üretildiği yapıdır.

Allantoyis: Göbek kordonunun yapısındaki damarları meydana getirir.

  • Embriyo geliştikçe doku ve organlar da oluşmaya başlar.
  • Embriyonik dönemin 3. ve 4. haftasında sinir doku ve kalp oluşumu başlar.
  • Embriyonik dönemin 5. ve 6. haftasında vücut hatları belirginleşmeye başlar. 7. haftada göz, burun delikleri, kulaklar belirginleşmeye başlar.
  • Embriyonik dönemin 8. haftasından itibaren embriyo, dışarıdan gelecek uyarılara tepki vermeye başlar. Bu aşamada embriyo dış ve iç etkenlere oldukça hassas olduğundan düşük riskinin en çok olduğu aşamaya gelinmiş olur.
  • Embriyonik dönemin son aşamalarında, koryon zarı kıvrımlar yapar ve bu kıvrımların döl yatağına temas ettiği bölümlerde plasenta oluşur.
  • Plasenta oluştuktan sonra, amniyon zarından embriyo ve plasenta arasındaki bağlantıyı sağlayan göbek bağı (Göbek kordonu) oluşur. Göbek bağında, embriyodan plasentaya iki atardamar, plasentadan embriyoya bir adet toplardamar gitmektedir.

 

plasenta-ureme-sistemi

 

  • Anne ve fetüs arasında aracılık yapan plasentaya anneden gelen oksijen ve besin maddeleri embriyoya, embriyoda oluşan CO2 ve metabolik atıklar önce plasentaya daha sonra anneye geçmektedir.
  • Plasenta, seçici geçirgendir ve anne kanındaki zehirli madde veya ilaçların embriyoya geçmesini önler.

3- Fetüs dönemi

  • Fetüs dönemi sekizinci haftanın bitiminden doğuma kadar geçen süredir.
  • 14. ve 16. haftadan itibaren anne fetüsün hareketlerini hisseder. 20. haftada tırnak ve saçlar oluşmaya başlar.
  • 28. haftadan itibaren akciğerler oluşur ve erken doğum dahi olsa bu aşamadan sonra bebek yaşamını sürdürür.
  • 7. ayın sonunda tüm metabolik faaliyetleri yerine getirebilecek şekilde tüm organlar oluşur.

embriyonik-gelisim

  • Hamileliğin son aşamalarında östrojen ve oksitosin hormonunda artış meydana gelir. Oksitosin hormonu, döl yatağı kaslarının kasılıp gevşemesini ve doğum sancılarının başlamasını sağlar.
  • Doğum gerçekleştikten bir süre sonra plasenta döl yatağından atılır.
  • Doğumdan kısa bir süre sonra progesteron hormonu azalır, döl yatağı duvarı yıkılır ve doğum süreci tamamlanmış olur.
  • Oksitosin hormonunun salgılanması ile süt bezleri süt salgılamaya başlar. Süt bezlerinin süt üretmeye devam etmesi bebeğin süt emmesine bağlıdır.

Hamilelikte bebeğin gelişimini olumsuz etkileyen faktörler

Beslenme

Anne yetersiz de beslense bebek anneden ihtiyaç duyduğu maddeleri alacağından, annede yetersiz beslenmeden kaynaklı rahatsızlıklar ortaya çıkar. Fakat anne rahatsızlandığında bebek gelişimi de sorunlu olacaktır. Sonuçta ölü doğum, erken doğum, bedensel ve zihinsel gelişim bozuklukları ortaya çıkar.

 

İlaç kullanımı

Doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanılmamalı, aksi takdirde bilinçsiz ilaç kullanımı fetüste zeka geriliği, kemik ve diğer organlarda gelişim bozukluğuna sebep olur.

 

Folik Asit (B9 vitamini) yetersizliği

Folik asit, sinir sistemi gelişimi ve alyuvar üretimi üzerinde etkili olan bir vitamindir. Folik asit eksikliğinde ayrık omurga bozukluğu (Spina bifida) anomaliliği oraya çıkar. Folik asit eksikliğinde ayrıca anemi, düşük, erken doğum, kalp rahatsızlığı gibi sorunlar ortaya çıkar.

 

X ışınları

Röntgen ışını olarak da adlandırılan X ışını, hücre bölünmelerinin kontrolü üzerinde olumsuz etki yapar. Maruz kalınan X ışını miktarına bağlı olarak yarık damak, kafa kemiği kusurları, körlük ve mikrosefali (Küçük kafa) gibi doğum anomalilikleri ortaya çıkar.

 

Sigara ve Alkol

Sigara içilmesi sonucu kana geçen karbonmonoksit, anne kanından fetüse geçiş yapar. Bu durumda fetüsün alyuvarları oksijen yerine karbonmonoksit bağlar ve bu durumda fetüsün dokularına yeterli miktarda oksijen gitmeyeceğinden bu durum ölümcül sonuçlara neden olur.

  • Alkolün B vitamini ve folik asit emilimini engellediği tespit edilmiştir. Alkolün aynı zamanda DNA faaliyetleri üzerinde baskılayıcı etki yaptığı ve hücrelerdeki protein sentezinin hatalı olmasına sebep olduğu bilinmektedir. Fetal alkol sendromu olarak adlandırılan bu olumsuzluklar sonucunda fetüste gelişim bozuklulukları ortaya çıkmaktadır.

 

Gebelikte kontrol ve testler

Amniyosentez

Amniyosentezde fetüsün içinde yer aldığı amniyon sıvısından örnek alınır. Alınan bu örnekten DNA, kromozom, kalıtsal hastalıklar, böbrek hastalıkları analiz edilir.

 

Ultrasonografi

Ultrasonografi, hamileliğin her aşamasında uygulanabilen ve radyasyon yaymayan bir yöntemdir. Bu yöntemle çoklu gebelik, düşük riski, doğum tarihi belirlenmesi, gelişim bozuklukları tespit edilir.

 

Koryon villus biyopsisi

Anormal doğum riski olan durumlarda (Akraba evliliği, 35 yaş üstü hamilelik, daha önce anormal doğum vakası), koryondan alınan doku örneği DNA analizine tabi tutulur. Uygulamanın devamında fetüs hamilelik boyunca takip edilir.

 

Biyokimyasal belirteçler

Biyokimyasal belirteç yönteminde bebek ve anneden kan örneği alınır. Protein ve hormon miktarları incelenir.

 

Renkli doppler ultrasonu

Renkli doppler ultrasonu yönteminde bebek ve annedeki kan dolaşımı sorunları, kan damarları ve kan akışı incelenerek tespit edilir.

 

Kordosentez

Kordosentez yönteminde hamileliğin 5. ayında fetüsten kan örneği alınır. Bu yöntem ile anormal kromozom varlığı incelenir. Tespitin yapılamaması durumunda DNA ve gen analizi yapılır.

 

Kordon kan bankası

Doğum sonrasında, plasentadan alınan kan örneği içerisinde çok miktarda kök hücre yer alır. Bu kök hücreler uygun şartlarda, ileride kullanılmak üzere saklanır. Kök hücreleri ile yapılacak uygulamalarda doku uyumu sorunları yaşanmaz.

 

 

Konu Testi

Üreme Sistemi / Doğru – Yanlış

 

Üreme Sistemi Konu Testi – 1

 

Üreme Sistemi Konu Testi – 2

İçindekiler