İçeriğe geç

Üriner Sistem

 

Üriner sistem

  • Organizmada meydana gelen metabolik tepkimeler sonucu ortaya çıkan ve vücuttan uzaklaştırılmadığında homeostaziyi bozacak maddelerin atılmasına boşaltım denir. Üriner sistem boşaltım faaliyetini yerine getirir.
  • Boşaltım ürünleri su, mineral, amonyak, üre, ürik asit gibi maddelerdir.
  • Azotlu boşaltım ürünlerinin zehirlilik sıralaması amonyak > üre ürik  asit şeklindedir.
  • Azotlu boşaltım ürünü ne kadar zehirli ise, vücuttan uzaklaştırılması için harcanacak su miktarı da o kadar fazladır. Buna göre balık, kurbağa gibi su ortamında yaşayan canlıların azotlu boşaltım ürünü amonyaktır.
  • Karasal yaşama uyum sağlamış kuş, sürüngen, böcek gibi canlıların azotlu boşaltım ürünü ürik asittir. İnsan gibi memeli canlıların azotlu boşaltım ürünü ise üredir.

 

Üriner sistemin yapısı

bosaltim-sistemi

 

Böbrek

Aorttan çıkan kanın %25‘i böbreklere ulaşır. Böbreklerden günde ortalama 1100 litre kan geçer.

Böbreği oluşturan tabakalar dıştan içe incelendiğinde, dışta korteks (Kabuk), ortada, idrar kanallarının böbrekten çıkış yaptığı havuzcuk (Pelvis), iç kısımda medulla (Öz) tabakası yer almaktadır.

 

bobrek-uriner-sistem

 

  • Böbreklerin kanı süzmesini sağlayan birimlerine nefron denir.
  • Kılcal damar yumağı glomerulus ve boşaltım kanalının bir ucunda yer alan bowman kapsülü birleşerek malpighi cisimciğini oluşturur. Nefronların bu bölümü böbreğin kabuk kısmında konumlanmıştır. Bowman kapsülünün devamında proksimal tüp vardır.
  • Proksimal tüpün devamında kanal “U” şeklinde uzanarak öz bölgesinden geçer. “U” şeklindeki oluşuma henle kulpu denir. Henle kulpunun çıkış yapan kolu, tekrar kabuk bölgesine uzanır ve bu bölümden sonra distal tüp devam eder. Distal tüp idrar toplama kanalına bağlanır.
  • Süzme kanalının devamında nefron kanalı, öz bölgesinde yer alan malpighi piramitlerine bağlanır. Malpighi piramitleri havuzcukta yer alır ve bu bölüm idrar kanalına açılır.
  • Böbreğe kanı getiren atardamar getirici atardamardır. Getirici atardamar, glomeruluslara ulaşır ve buradan kan, götürücü atardamarlardan devam eder. Götürücü atardamarlar, böbrekten çıkan kanı ileten böbrek toplardamarına bağlanır ve kan buradan alt ana toplardamara iletilir.

malpighi

  • Glomerulus kılcalları iki atardamar arasında yer alır. İki atardamar arasında olmasından dolayı glomerulustaki kan basıncı vücuttaki herhangi bir kılcal damar kan basıncından fazladır. Söz konusu basıncın kılcallara zarar vermemesi için glomerulus kılcalları kapsüllü podosit hücreleri ile çevrelenmiştir.

 

İdrar kanalları (Üreter)

Üreter, böbrek ile mesane (İdrar kesesi) arası bağlantıyı kurar. Böbrekte oluşan idrar, idrar kanalı ile mesaneye iletilir. Mesane girişinde, tek yönlü ve mesaneye doğru açılan kapakçıklar yer alır.

 

3- İdrar torbası (Mesane)

Mesane, düz kastan meydana gelen esnek yapılı bir kesedir. Mesane, otonom sinir sistemi tarafından uyarıldığında duvarındaki düz kaslar kasılır ve mesanenin  hacmi azalır. Mesane içerisindeki idrara basınç uygulandığından, belli bir miktar idrarın dışarıya atılması ihtiyacı doğar.

 

uriner-sistem

 

4- İdrar boşaltım kanalı (Üretra)

Üretra, idrar kesesinden çıkan idrarın dışarıya atılmasını sağlayan kanaldır.

 

Nefronlarda idrarın oluşumu (2019, 2020, 2023 AYT)

 

1- Süzülme

Böbreğe kan getiren böbrek atardamarındaki kan glomeruluslara ulaşır. Yüksek basınca sahip kandaki üre, ürik asit, amonyak, su, mineral, glikoz, vitamin ve aminoasitler, glomerulus kılcalından difüzyonla bowman kapsülüne geçer.

  • Kan hücreleri, büyük kan proteinleri (Albümin, globülin), yağ asiti ve gliserol (Şilomikron şeklinde) glomerulus kılcallarından geçemeyecek kadar büyük olduklarından bu maddeler bowman kapsülüne geçemez.
  • Glomerulustan bowman kapsülüne madde geçişine süzülme, geçen maddelerin tamamına süzüntü denir. Kan basıncı artan bir kişide süzüntü de artacağından idrar oluşumu ve buna bağlı idrara çıkma sıklığı da artar.

nefron-uriner-sistem

 

2- Geri emilim

Süzülme sonucu bowman kapsülüne geçen süzüntünün büyük bir bölümü geri emilir ve tekrar kana geçer. Geri emilim miktarı anlık ihtiyaca göre değişir.

  • Geri emilimin büyük bir bölümü proksimal kanalda gerçekleşir.
  • Süzüntüdeki su osmozla geri emilirken glikoz, aminoasit, vitamin, bikarbonat, amonyum ve tuz aktif taşıma ile geri emilir.
  • Hidrojen iyonları, yoğunluk durumuna bağlı olarak pasif veya aktif taşıma ile geri emilir.
  • Henle kulpunun inen kolu suya geçirgen iken minerallere karşı çok az geçirgendir. Su bu bölgede osmozla geri emilir.
  • Henle kulpunun çıkan kolu ise suya geçirgen olmayıp minerallere geçirgendir. Burada sodyum iyonları pasif, klor iyonları ise aktif taşıma ile geri emilir.
  • Distal tüpte en fazla su geri emilir. Bunun yanında, süzüntü içeriğindeki klor, sodyum, bikarbonat iyonları da geri emilir.
  • Distal tüpte üre emilimi gerçekleşmez. Buna karşılık su geri emilimi olduğundan distal tüp boyunca üre yoğunluğu artar. İdrar, idrar toplama kanallarından havuzcuğa geçer.
  • Bir maddenin kanda olması gereken miktarına eşik değer denir. Süzülme sonucu idrar kanalına geçen süzüntüdeki maddenin kandaki oranı eşik değerinin üzerinde ise o madde geri emilmez ve idrarla atılır.
  • Süzülme sonucu bowman kapsülüne geçen süzüntünün içeriği ile idrarın içeriği farklıdır.
  • Sağlıklı bir insanda glikoz ve aminoasitin %100’ü, ürenin %50’si, suyun %99’u, sodyum iyonlarının %99,5’i geri emilir.
  • Şeker hastalarının kanındaki glikoz oranı fazla olduğundan, süzülme ile nefronlara fazla glikoz geçişi olur. Bu durumda glikozun tamamı geri emilemez ve bu kişilerin idrarında glikoza rastlanır.
  • Böbreklerde süzülen maddenin %99’u geri emilir.

geri-emilim-uriner-sistem

 

3- Salgılama

Kandan, süzülme sonucu nefrona geçemeyen fakat fazlası zararlı olan bazı maddelerin (Amonyak, ilaç, potasyum, hidrojen, boya) kandan proksimal veya distal tüpe aktif taşıma ile geçiş yapmasına salgılama (Sekresyon) denir.

  • İdrar içeriğinde %95 su,%3 üre, ürik asit ve organik bileşikler, %2 oranında Ca, Na ve K iyonları vardır.
  • Böbreklerin kanı süzmesinin yanında, gerektiğinde eritropoietin hormonu salgılayarak alyuvar üretimini arttırmak gibi bir görevi de vardır. (2024 AYT)
  • Dokular yeterli miktarda oksijen alamadığında eritropoietin hormonu devreye girer ve bu hormon kan alyuvar sayısını arttırır. Böylece kansızlığın önüne geçilmiş olur. Eritropoietin hormonunun çoğu böbrekte, bir kısmı da karaciğerde üretilir.

 

Hormonal kontrol

Kan plazmasındaki su oranına göre su geri emilimi hipotalamusun kontrolünde, ADH etkisi ile gerçekleşir.

Kanın su oranı azaldığında hipotalamus hipofiz bezini uyarır ve ADH kana verilir. ADH, distal kanal ve idrar toplama kanalının suya geçirgenliğini arttırır ve su geri emilimi artar. Eğer kan su oranı çok ise ADH azaltılır, su geri emilimi azalır ve idrarla su boşaltımı artar.

  • Aldoteron, böbrek üstü bezlerden salgılanan ve vücudun mineral dengesi üzerinde etkili olan en önemli hormondur.
  • Aldosteron, özellikle henle kulpunun çıkış bölümündeki mineral geri emilimi üzerinde etkilidir. Bu hormon, gerekenden fazla salgılandığında sodyum ve klor minerallerinin kandaki miktarı artar. Bu durumda su vücutta fazla tutulur ve kişide ödem oluşumu gözlemlenir.

 

Homeostazinin sağlanmasında böbreklerin rolü

  • Böbrekler gerçekleştirdiği faaliyetler sonucu kan ve doku sıvısındaki maddelerin dengede tutulmasında rol oynayarak homeostazinin korunmasında önemli etkiler gösterir.
  • Böbrekler kanın pH değerini ayarlamada akciğerlerle beraber görev yapar. Akciğerler, kanın CO2 dengesini ayarlayarak bu etkiyi gösterirken, böbrekler asidik veya bazik maddeler salgılayarak kan pH değerini düzenler.
  • Kan hidrojen iyonu oranı arttığında kanın pH değeri düşer ve kan asidikleşir. Bu durumda proksimal ve distal tüplerden salgılanan amonyak (NH3) ve süzüntüdeki hidrojen iyonları birleşir ve amonyum (NH4) meydana gelir. Amonyum idrarla vücut dışına atılır. Bu yöntemle kandaki fazla hidrojen iyonu azaltılmış ve kan pH’ı dengelenmiş olur.
  • Bikarbonat (HCO3) bazik bir moleküldür. Bikarbonatın kandaki oranı arttığında kan pH’ı yükselir ve kan bazikleşir.
  • Kan pH değerini dengelemek için nefronda geri emilen Na iyonları, bikarbonat ile birleşerek sodyum bikarbonat molekülü oluşturulur. Oluşan bu molekül idrar ile dışarı atılır. Kandaki bikarbonat miktarını azaltan bu yöntem, kan pH değerini düşürür.

 

Üriner sistem hastalıları

 

Böbrek yetmezliği

Böbrek yetmezliği zehirlenme, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, böbrek faaliyetlerinde sorunların çıkmasına neden olur. Böbrek yetmezliğinde kişinin idrarında kan hücresi veya proteine rastlanır. Böbreklerdeki işlev bozukluğu, kan üresinin yeterli miktarda atılamamasına da neden olur.

İleri seviye böbrek yetmezliğinde böbrek nakli gerekir. Uygun böbrek bulunamaması durumunda kişi diyaliz makinesine bağlanır.

 

Böbrek taşları

Kalsiyum fosfat veya kalsiyum oksalat yapılı böbrek taşları, idrarın sağlıklı bir biçimde atılmasını zorlaştırır. Böbrek taşları ağrılara ve kanamalara neden olur.

 

İdrar yolu enfeksiyonu

İdrar yolu enfeksiyonu bakteriyel bir hastalıktır. Söz konusu hastalık özellikle soğuk havalarda, üşütmeye bağlı olarak ortaya çıkar. İdrar atımı sırasında yangı bu hastalığın belirtisidir. İdrar yolu enfeksiyonu aynı zamanda vücut sıcaklığının yükselmesine de neden olur. İdrar yolu enfeksiyonu antibiyotik tedavisi ile düzelir.

 

Konu Testi

Üriner Sistem / Doğru – Yanlış

 

Üriner Sistem Konu Testi

İçindekiler